Buğulu Hayaller Şiiri - Murat Nail Güney

Murat Nail Güney
679

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Buğulu Hayaller

Bırak kimse anlamasın halimizi,
Kırık dallarımız kara toprakta kalsın,
Çiçekler açmasın varsın gönül bağımızda
Kuş uçmasın kervan geçmesin
Kim ne derse desin,
Kim pazarda üç kuruşa satarsa satsın postumu,
Ben biliyorum ya yeter
Düşmanımı, dostumu…

Zor sınavlarda yıprandı ömrüm,
Dost hançeri açtı en derin yarayı
Kurban verdim iki kınalı kuzumu
Zamanın acımasız emellerine,
Yüreğimdeki ateş, volkan ağzı kadar sıcaktı
Kim gözlerimden akmadan kuruyan
Gözyaşlarıma baktı?
Kaç efsunlu ilaç sundu dostlar
Kangren olan yarama?
Hangi melek geldi rüyalarıma
Teselli olsun ruhum diye?
Hangi adalet
Mağdur gönlümün intikamını aldı?
Neden iki kere iki dört ederken
Elde sıfır kaldı?

Oysa hayat,
Ben senin bütün sınavlarından
Yıldızlı on almadım mı?
Sen beni konuk ettin de hanende
Ben haddimce kalmadım mı?
Akıtmadım mı kanımı
Her savaşta dostluk uğruna toprağına,
Hani ayak basmazdı namert
Sevda kokan bağına?
Hani bütün kalbinle edilen dualar
Mahşere kalmazdı?
Hani öksüz yüreğimin hakkını
Vefasızlar çalmazdı?

Ooooy, oy gülüm,
Ben daha sana bir şey anlatmadım,
Açmadım daha dertlerimin
Beş yüz milyonda birini,
Sen hala sorgulamaktasın
Ela gözlerinin esirini…
Sanıyorsun ki,
Ben de bırakırım sende
Fay hattı kadar derin acılar,
Ben de olur olmaza kırarım
En değerli hazinen onurunu,
Sanıyorsun ki,
Yakar bu adam da yaşın yanında
Elde kalan son kurunu…

Bilesin ki,
Bu çağda zor bulunur delikanlı sevda,
Zor kazanılır
Erdem denilen nesne,
Daha sıra bende henüz,
Dinle, sözümü kesme…
Biz ne dar geçitlerde
Sevgi adına köprüler kurduk,
Bütün dünya dansöz çıktı
Sıra dost yarasını sarmaya gelince,
Biz sözümüzde durduk.
Satmadık ta kimseyi ne paraya, ne pula,
Kırıldık, ezildik ama
Kul olmadık kula…

Şimdi laleler açmakta ise
Susuzluktan çatlayan
Deli gönül toprağında,
Sarı gül kokuları sardığındandır
Dumanlı başımızın her yanını,
İnan kalbinin en içli sesine,
Sıkma boş yere canını…
Eğer doldurduysa seninde ömrün
Çile zindanlarında mahkûmiyetini,
Ödedinse sevgi için
Feleğin en ağır diyetini,
Kara geceleri sardınsa
Vefasızlar yerine gül sinene,
Bırak tersine aksın bütün sular,
Bırak başkalarının olsun
Sevdasız dalınan en derin uykular,
Başka ağaçların dallarını kırsın artık
En zalimden daha zalim kader,
Başka yüreklere akıtsın
Bal diye sunduğu şifasız zehri,
Başka kurbanlara mekân olsun
Sevgisiz yaşayan zavallı insanlar şehri…

Bu son fasıl bilesin
Her şeye doymuş,
Sevgiye doyamamış gönül sahnemde,
Son nihavent taksimi
Sevda limanında çağın son Mecnununun,
Ya hemen kayıp gölgeler gibi süzül
Zamanın girdabına,
Ya da dol usul-usul gönül kabına,
Bırak biraz daha dünya,
Kendi oyuncaklarıyla avunsun,
Sen başkalarına benzeme gülüm,
Bana görüngü sevdalar sun.
Çıkalım beraber en sığ sulardan okyanusa,
Parlasın yine en karanlık gecelerde
Sevdalar şahidi ayın şavkı,
Yakamozlar sarsın bütün sahili
Daha çok sözüm var ama
Otobüsteyim,
Bitiyor bilgisayarın pili…

Murat Nail Güney

Murat Nail Güney
Kayıt Tarihi : 23.11.2009 19:14:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


23 Kasım 2009 saat: 04.12 İzmir- İstanbul yolculuğunda

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Murat Nail Güney