Buğday
Mesnevî-i Şerif’e ithâf-ı nâcizânemdir
Bir avuç buğday tânesiydik;
Bir el savurdu bizi farklı topraklara.
Kimimiz kurak bir topraktaydık;
Kimimiz her dâim doyuyorduk verimli yağmurla.
Kurak topraktakiler pek yaşamadılar.
Topraktaki yalancı neme kanmışlardı.
Kuruyup gittiler o toprakta toprak olup,
Hiçbiri bir çim bile olamadı.
Verimli yağmurun toprağındakiler rahattı.
Serpilip boy verdiler zamânı gelince.
Güneşin sarı suyuyla yıkandılar;
Boylandılar başağı yükseltmek istercesine.
O başak, güneşe uzattı yüzünü.
Bir an gözleri kamaştı, göremedi güneşi.
Sonra bir taneden bin doğdu;
Tek kendisiyken bin tâne oldu eşi.
Eşleriyle girdi harmana.
Sap samandan ayrıldı savrulup kenara.
Ve sohbet meclisi kuruldu.
Kimileriyse kaldı ışıksız kenarlarda.
Meclistekiler toplanıp hânelerine taşındılar.
Biraz durup beklerken çile vakitlerini,
Haşerâtı doyurdu kimi tâneler
Göremeden beslendikleri suyla dönem değirmeni.
Değirmene ulaşanlar tâneyken toz oldular.
Avuç avuç alınıp karıştılar suyla.
Döner oldu dünyâları, dönerken başları.
Karıldılar teknede bir tutam tuz, biraz mayayla.
Ham somun oldular, kürekte yerlerini aldılar.
Son çilenin sıcak dili görünüyordu ocaktan.
Toz iken suyla karılan, ham iken girdi ocağa.
Bir pişmiş somun oldu, tarladaki tâne buğdaydan.
Kayıt Tarihi : 2.2.2025 12:58:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!