Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıra dağlar gibi duranlarındır
O. Şaik Gökyay
Bu vatan sahilde metropollerde
Vurgun planları kuranlarındır
Gerçek hırsız olup dürüst rollerde
Faize postunu serenlerindir
Bir lider bularak peşine düşen
Seçimden seçime sel gibi coşan
İktidar olursa yemeye koşan
Yağmadan yağmayı soranlarındır
Eğri baş üstünde doğru batakta
Adalet tatilde mafya atakta
Lüks otellerde yayıl yatakta
Dilber mankenleri saranlarındır
Malları götürüp sellercesine
Eksik bırakmayın tam yercesine
Taksimde pavyona girercesine
Kaçmak üzre hapse girenlerindir
Zevk ü sefası var yaylada bağda
Bir eli baldadır bir eli yağda
Vatan evlatları ölürken dağda
Kadehi kadehe vuranlarındır
İlimden irfandan daim el yyuup
Haram mı helal mi demeden yeyip
Kimi Mesih kimi Mehdiyim deyip
Ümmeti aldatan baronlarındır
Gariban dilinden düşmez bu destan
Yiyenler gazidir yürüten kaptan
Her köşesi cennet olan bu vatan
İş bilme sırrına erenlerindir
Güruni ne desen ziyade değil
Bu hüküm bir kuru ifade değil
Makamı sen gibi rüyada değil
Torpilin ucundan görenlerindir
Kayıt Tarihi : 25.9.2001 01:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıra dağlar gibi duranlarındır
…diye başlayan ORHAN ŞAİK GÖKYAY’ın bu şiiri bizlere ilkokul sıralarında siyah önlükler içinde beyaz umutlarla okurken bizlere ezberlettiler. Ezberleyenlere yıldızlı pekiyi ezberlemeyenlere de kömür küreği ile dayak atarlardı. (bu dayağı çok yedim) Bu şiiri ezberleyen ağabeylerim ve akranlarım çeyrek asırdan fazla bir zamanda kimi seçilen, kimisi de atanan oldu.
Bu şiir yazılırken Çanakkale’de gençler ölüme, düğüne gider gibi gittiler. Toprağın altına yar koynuna girer gibi girdiler. Böyle kurtuldu ve böyle kuruldu bu Cumhuriyet…
Bu şiirdeki cümleler, duygudan ziyade bir realitedir. Bir ulusun yeniden doğuşunun, akıl almaz yokluklarına karşın, ulusal savaşımını kazanışının ve aydınlık günlere gelişinin tarihsel bir anlatımıdır.
Bu şehitlerin üzerine trafik şehitleri eklenirken (halen de eklenmekte) Veli GÖÇER’İN ve PKK şehitleri de üzerini nerdeyse kapatır duruma geldi. Yaşanan üç ihtilal de cabası… Yangılar, sel felaketleri, Faili meçhuller, suikastlar, gözaltı kayıpları da bunun adeta tuzu biberi olmuştur. Ekonomik sıkıntıdan bunalıma girip intihar edenleri, maganda kurşununa hedef olanları da siz ekleyin.
Gelin görün ki bu atananlar ve seçilenler, birbirini yerken siyasi ve ekonomik depremler kanser gibi sarmalamıştır her yeri… Bunu fırsat bilen kan emici yarasalar, karıncanın buğday çektiği gibi ülkem servetini dışarı çekmiştir.
Bu güzelim cumhuriyetin yiğit mimarları bu topraklara kendi kanını serperken, şimdiki torunları ise değil kan, tek damla ter dahi damlatmıyor.
Ağladıkça gözünde toprak dökülen köylüm ve elleri nasırdan çocuğunu okşayamayan asgari ücretli vergilere bağlanıp inim inim inlerken, yurdumun her köşesinde bir zengin yaratılıp (!) bankaları sırayla batırdılar. Eğer ki ORHAN ŞAİK GÖKYAY bugün yaşamış olsaydı acaba hangi şekil yazardı ve daha hangi kelimeleri eklerdi?
Ben mi? Kendimce yazdım.
Bu şiir okuduğum çocukluk dönemlerimi anımsıyorum. Anlamını bilmediğim sözcüklerden oluşan cümleleri okudukça, o çocuk halimizle bile tüylerimiz diken diken olurdu. Sonraları, cümleler içindeki bilinmeyenleri çözebilme ve olayları daha gerçek yönleriyle değerlendirebilme olanağı bulduğum zaman, bu “görkemli bir olgu, görkemli bir beğeniye” dönüştü. Daha sonra bu bildiklerimi, 2000’li yıllarının gençliğinin, seçilenin ve atananın yaptıkları ile yüzleştirdiğim zaman benim yazdığım şiir ortaya çıktı. Yorum sizin…
BU VATAN KİMİN?
Bu vatan malını gizli çalarak
İzini kaybedip kopanlarındır
Otuz yıl çalışıp bir ev alarak
Depremde başına kepenlerindir
Başa gelen dede hoca kadıyla
Vekil olan çaput başlı cadıyla
Ulu önder Atatürk’ün adıyla
Gösterdiği yoldan sapanlarındır
İnsan sürüsünü robot güdüyor
Ülkem yöneteni küfür ediyor
Teknoloji almış başın gidiyor
O da maalesef Japonlarındır
Mandal mandal bayilere asılan
Çıplak manken resimleri basılan
Köşeleri kare kare kesilen
Çanak çömlek veren kuponlarındır
Oturmuş koltuğa yapışmış eti
Şimdiki yönetim evvelden kötü
Her yıl beş nisanda açar paketi
Kırat ile halkı tepenlerindir
Daha Madımak’lar tütüp yanmadan
Dalına baykuşlar gelip konmadan
Tarikat şeyhlerine utanmadan
Bükülüp el etek öpenlerindir
İçki kumar kavga kucaklarından
Töre kanun olur bıçaklarından
Çatık kaşlı öfke ocaklarından
Mafya ile yasa yapanlarındır
Der Engini gerçekleri sezerken
Gördüğünü kalem ile süzerken
Her bir ferdi borç içinde yüzerken
Parayla bankaya tapanlarındır
AL BENDEN DE BU KADAR
ENGİNİ
DENİZ ŞAHİNOĞLU
Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıra dağlar gibi duranlarındır
…diye başlayan ORHAN ŞAİK GÖKYAY’ın bu şiiri bizlere ilkokul sıralarında siyah önlükler içinde beyaz umutlarla okurken bizlere ezberlettiler. Ezberleyenlere yıldızlı pekiyi ezberlemeyenlere de kömür küreği ile dayak atarlardı. (bu dayağı çok yedim) Bu şiiri ezberleyen ağabeylerim ve akranlarım çeyrek asırdan fazla bir zamanda kimi seçilen, kimisi de atanan oldu.
Bu şiir yazılırken Çanakkale’de gençler ölüme, düğüne gider gibi gittiler. Toprağın altına yar koynuna girer gibi girdiler. Böyle kurtuldu ve böyle kuruldu bu Cumhuriyet…
Bu şiirdeki cümleler, duygudan ziyade bir realitedir. Bir ulusun yeniden doğuşunun, akıl almaz yokluklarına karşın, ulusal savaşımını kazanışının ve aydınlık günlere gelişinin tarihsel bir anlatımıdır.
Bu şehitlerin üzerine trafik şehitleri eklenirken (halen de eklenmekte) Veli GÖÇER’İN ve PKK şehitleri de üzerini nerdeyse kapatır duruma geldi. Yaşanan üç ihtilal de cabası… Yangılar, sel felaketleri, Faili meçhuller, suikastlar, gözaltı kayıpları da bunun adeta tuzu biberi olmuştur. Ekonomik sıkıntıdan bunalıma girip intihar edenleri, maganda kurşununa hedef olanları da siz ekleyin.
Gelin görün ki bu atananlar ve seçilenler, birbirini yerken siyasi ve ekonomik depremler kanser gibi sarmalamıştır her yeri… Bunu fırsat bilen kan emici yarasalar, karıncanın buğday çektiği gibi ülkem servetini dışarı çekmiştir.
Bu güzelim cumhuriyetin yiğit mimarları bu topraklara kendi kanını serperken, şimdiki torunları ise değil kan, tek damla ter dahi damlatmıyor.
Ağladıkça gözünde toprak dökülen köylüm ve elleri nasırdan çocuğunu okşayamayan asgari ücretli vergilere bağlanıp inim inim inlerken, yurdumun her köşesinde bir zengin yaratılıp (!) bankaları sırayla batırdılar. Eğer ki ORHAN ŞAİK GÖKYAY bugün yaşamış olsaydı acaba hangi şekil yazardı ve daha hangi kelimeleri eklerdi?
Ben mi? Kendimce yazdım.
Bu şiir okuduğum çocukluk dönemlerimi anımsıyorum. Anlamını bilmediğim sözcüklerden oluşan cümleleri okudukça, o çocuk halimizle bile tüylerimiz diken diken olurdu. Sonraları, cümleler içindeki bilinmeyenleri çözebilme ve olayları daha gerçek yönleriyle değerlendirebilme olanağı bulduğum zaman, bu “görkemli bir olgu, görkemli bir beğeniye” dönüştü. Daha sonra bu bildiklerimi, 2000’li yıllarının gençliğinin, seçilenin ve atananın yaptıkları ile yüzleştirdiğim zaman benim yazdığım şiir ortaya çıktı. Yorum sizin…
BU VATAN KİMİN?
Bu vatan malını gizli çalarak
İzini kaybedip kopanlarındır
Otuz yıl çalışıp bir ev alarak
Depremde başına kepenlerindir
Başa gelen dede hoca kadıyla
Vekil olan çaput başlı cadıyla
Ulu önder Atatürk’ün adıyla
Gösterdiği yoldan sapanlarındır
İnsan sürüsünü robot güdüyor
Ülkem yöneteni küfür ediyor
Teknoloji almış başın gidiyor
O da maalesef Japonlarındır
Mandal mandal bayilere asılan
Çıplak manken resimleri basılan
Köşeleri kare kare kesilen
Çanak çömlek veren kuponlarındır
Oturmuş koltuğa yapışmış eti
Şimdiki yönetim evvelden kötü
Her yıl beş nisanda açar paketi
Kırat ile halkı tepenlerindir
Daha Madımak’lar tütüp yanmadan
Dalına baykuşlar gelip konmadan
Tarikat şeyhlerine utanmadan
Bükülüp el etek öpenlerindir
İçki kumar kavga kucaklarından
Töre kanun olur bıçaklarından
Çatık kaşlı öfke ocaklarından
Mafya ile yasa yapanlarındır
Der Engini gerçekleri sezerken
Gördüğünü kalem ile süzerken
Her bir ferdi borç içinde yüzerken
Parayla bankaya tapanlarındır
AL BENDEN DE BU KADAR
ENGİNİ
DENİZ ŞAHİNOĞLU
TÜM YORUMLAR (2)