Ne zaman gelsem bu topraklara, içime bir hüzün çöker.
Gönül tarlama biraz neşe, bolca dert eker.
Rüzgara kapılmış bir alev gibi düşüncelerim,
Ha söndü ha sönecek.
Özlem ile yurduma bakarken gözlerim.
O alev ya sönecek, ya beni de yakacak.
Ne zaman gelsem bu topraklara
Bir yanda özlem ve ben, diğer yanda mutluluk.
Ruhumu dengesiz bir his kaplar.
Düşüncelerim ise bozuk bir terazi.
Tartarken bizi, mutluluğu anılarda bıraktık, Unuttuk.
Nedense hep hafif kaldı unuttuğum.
Unutmadıklarım,
umudumu törpüleyen bir girdap içinde beni kendine çekerken,
Şuursuz bir biçimde anlayamadım.
Biraz vuslat, biraz umut ile besledim,
dengeyi tutturmak için.
Ya bu denge tutacak yada bu terazi bozulacak.
Ne zaman gelsem bu topraklara,
Anılar canlanır gözümde.
Bazen tebessüm, bazende içli bir türkü dolanır dilime.,
kelimeler karışır bir birine.
Sivas halayı çekerken göynüm, gözlerim iki kapılı bir handa,
An, işte bu an bestesi yazılmamış içli bir güfte.
Ya bu beste yazılacak ya da bu Türk'ü okunacak.
Ne zaman gelsem bu topraklara,
Kalmak acı veriyor, gitmek hüzün.
Hep eksik geliyorum, tam olmak için.
Umduğumun yarısı bile gelmiyor önüme.
Dönüp bakıyorum da buralarda geçen dünüme,
Tam olduğumu anlıyorum, acıyorum bu günüme,
Yarınım zaten burda değil yarım burda yarım orda,
Bütün olamıyorum bir türlü.
Bölünmüşüm iki parçaya, biri gülerken diğeri ağlıyor.
Bıraktım kendimi kendi haline,ne hali varsa görsün diye.
Yeter ki ben bende ki benim olanı bileyim.
Onun ne hali varsa görsün diyemiyorum.
Ya bana ayak uyduracak,yada bırakıp her ikisini de terk edip gidecek buralardan,
Terk edip gidecek.
Abdulkadir Çakmak
Kayıt Tarihi : 20.6.2024 15:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!