Bu Şiiri Sen Yokken Yazıyorum

Sema Enci
121

ŞİİR


8

TAKİPÇİ

Bu Şiiri Sen Yokken Yazıyorum

bu şiiri küçülen burun deliklerimin içinde kaybolan bir öfkeyle yazıyorum..

saçları iplik iplik dökülen kadınlar
kıvrak kalçalarıyla bir adamın dünyasını sallayacak kadar işveli
edilmemiş tövbelerin arifesindeki günahlarının ağır kanamalı dikenleriyle
yol alıyorlardı.
sarhoştu adamlar
bütün köhne yerler gibi eskiterek bir şeyleri.
günahsızların recmettiği hayatlar oradaydı
ve dişlerinin arasında sıktığı küfürlere kurban edecek kadar öfkeliydi kalabalıklar.
cehennem oradaydı.
her biri kutsanmış kadar ak pak
ve her birine layıktı
temiz çarşaflar üzerinde legal sevişmelerle donatılmış cenneti yaşamak.

bu şiiri gölgesi kısalmış bir ümitle yazıyorum...

ırzına geçilmiş hayatları öteleyip iteleyenlerin sahte huzuruna özenenlere gıpta ediyordum:
“yalanınızı seveyim!”
hepimiz inkâr ettiğimiz yalanları seviyorduk.
bir yalanla sevişmenin orgazmı,
bir yalan için savaşmanın ucuz kahramanlıklarından başka bir şey değildi
doğumla ölüm arası uzayıp kısalan yolculuklarımız.
kötüydü hayatın ebesi
var oluş nedenimizi hatırlatan tüm filozoflar toprağa saklanmıştı.
beni sobelemesinden korkuyordum.
hepimizin sevdiği bir yalan vardı
kendi sesimizle doğrulanan.
bir yılan gibi sokuyordu ağrısı.

bu şiiri seni bana göstermeyen aynalara küskün yazıyorum...

rembrandt’ın yüzü beliriyordu karanlıklar içinde
dudakları munch’ın çığlığına dönüşüyordu
hep sonradan anlayacağım mektuplar yazıyordu van gogh’un eliyle theo’ya
hüznün sarısı bulaşmış ölü bir suratı miras bırakıyordu yüzüme.
ve hep sonradan seveceğim hikâyeler düşüyordu ömrüme.

bu şiiri bir şehri öldürmeden önce yazıyorum...

bütün tren istasyonlarını ateşe veriyordu gazete manşetlerinde adı geçmeyen bir adam.
zamanın perdesi yırtılıyordu zihnimde
içinden çocukluğum geçiyordu.
ah sol dizim
her hatırladığımda kanayan yara izim.
ergen düşlerim geçiyordu içinden
üstüne hiçbir düşün gölgesini düşürmediğim.
içimde primitif heyecanlar
içimde metal seslerine dönüşen kanat sesleri
içimde kabuk değiştiren yaralar.

bu şiiri içinden sen geçmeyen kelimelerle yazıyorum...

üşümüşlüğü kamufle eden yün eldivenler
üstünde elbiselerinin kimlik kazandırdığı kusurlu bedenler.
ve masa örtüleri
ve yatak örtüleri
sokak ortasında ayakları kapanmayan bir cesedi örten gazeteler
korkuyordum bütün örtülerden ve örtülenlerden.
tuvalime düşen nü gibi olsun istiyordum sevgiler
çıplak ve uyumlu.
ü’nün noktaları gibi yan yana duralım istiyordum
altımızda ağzını iştahla açmış derin bir kuyu
kuyunun içinde su
yıkasın ruhumuzu.

14Nisan2011

Sema Enci
Kayıt Tarihi : 29.12.2024 07:51:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir