Deli gönlüm acılara alışık,
Bana ne sualler sordu bu sevda.
Bazen gözlerimde yanan bir ışık,
Bazen yüreğimde kordu bu sevda.
Bahtıma biçare boyun bükerken,
Derdimi solmuş bir resme dökerken,
Yorgun gecelerde şafak sökerken,
Fecrin kucağında nurdu bu sevda.
Bağrımı kahrıyla taş edemedim,
Aşkın zehirinden aş edemedim,
Nice dil döktümse baş edemedim,
Beni hırpaladı, yordu bu sevda!
Neyse deva bulmaz yara’sındaki,
Hala aynı isyan nara’sındaki,
Ölüm ile hayat ara’sındaki,
O ince çizgiden zordu bu sevda.
Bu sevda denilen gizemli piksit,
Her nefesi ipotekli bir taksit..
Gözyaşında hüzün, demirde oksit,
Gönül servisinin kurdu bu sevda.
Çözümü olmayan bir bilmecede,
Eriştim sandığın her bir hecede,
Ufuk çizgisinden daha yücede,
Hasret ikliminde surdu bu sevda.
Sureti gizlenmiş binbir tema da,
Şekil veremezsin hiç bir şema da..
Bir yıldız huzmesi gibi sema da,
Her dem yüreğimi burdu bu sevda.
Kapılmayan aşık var mı bu sele?
Bir kalp taşımak mı bütün mesele?
Karacaoğlan’dan, aşık Veysel’e,
Dertli gariplerin yurdu be sevda.
YAŞ der; kimselere kızamıyorum;
Kaderin hükmünü bozamıyorum;
Aklımdan geçeni yazamıyorum;
Kalemime kilit vurdu bu sevda!
240907
Mehmet YAŞ
Şair / Söz yazarı
Tlf. Ev: 0 368 261 85 84
Cep: 0 530 512 73 76
Kayıt Tarihi : 1.1.2009 10:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!