Bu şehir… Sırılsıklam aşığım duruşuna,
Soğuğun da ısınıp, sıcağında da donsam,
Masmavi gökyüzün de kanatlanmış kuşuna,
İmrenip en yükseğin en yükseğine konsam.
Kara kışın içinde dolaşırken yazların,
Seni bilene haktır kokunu benimsemek,
Nazlı bir gelin gibi içinde beyazların,
Bir tek sana yakışır ağlarken gülümsemek.
Sükunet haykırırken, sesin kulağı sağır,
Gücün ki masumiyet, hep saklı durur kında,
Öyle bir yüktür ki bu görünüşünden ağır,
Taşınmaz denileni sen taşıdın sırtında.
Yükselmiş binalara inat ahşap baraka,
Derinde ki tarihin yükseltiyor sesini,
Sevda motifleriyle işlenmiş, iki yaka,
Birleştirir vatanın baş ile gövdesini.
Ey! Şevkatin toprağı aç bekle kollarını,
Sen, sana gelenlerin en yakın ırağısın,
Genişlet ufka doğru, genişlet yollarını,
Sen tükenen umudun başlangıç durağısın.
Bu şehir… Duruşuyla sonsuzlu andıran,
Ruh-u mukaddeslerin yaşındaki İstanbul
Sönmeyen ışığıyla güneşi kıskandıran,
Bu şehir… Tüm cihanın düşünde ki İstanbul
Sadi Kurt
Kayıt Tarihi : 22.4.2006 14:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sen, sana gelenlerin en yakın ırağısın,
Genişlet ufka doğru, genişlet yollarını,
Sen tükenen umudun başlangıç durağısın
çok güzel kardeşim Mevlam yüreğine kuvvet versin Sevgi ve Selamlarımla
TÜM YORUMLAR (3)