Biliyorsun ki; yolculuklarım kendi içimde seninle devinirken, sorgulamalarım hiçbir zaman bitmez. Yaşadıklarımızla, yaşanmışlıklarımız arasında dolanan benliğim yorulana kadar süreç devam eder. Kanımda dolanan tek sen değilsin aslında; tutku, aşk, sevgi, merhamet ve şefkatle var içimde.
Sevdiklerimiz, hatta sevmeyenlerle olan kocaman bir dünya burası. İçimiz de; gece olunca, ışıkları yanan, ortasında karanlığa bürünen, sabahına güneşe terk eden, hiç bitmeyen, sevinen, yorulan, eksilen, hep yeniden doğuşlara gebe bir şehir var.
Sinirlerimiz zıpladığı anlarda, korkunç baş ağrısıyla bizi rahatsız eder. Minik bir içten tebessümle çılgına çevirir. Nefes alışımız eksik kalırsa azalır, astım krizine tutulmuş gibi titrer. Sevgi akmazsa kanımızda, damarımızda, sularımız akmaz, kurur toprağımız yarılır, çatlar. Yağan yağmurlarla ıslanır, içimiz dışımız temizlenir.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim