Bu sondu seni ölürcesine sevdiğim bu sondu sana yüreğimin avuç açıp gitme diye yalvardığı gittin bir annenin evladını terk edişi gibi acıydı gidişin gitme dediğim milyon kelime doldu dilimle yüreğimin arasında sesizce çığ gibi biriken sen adım adım uzaklaşırken ben her adımda nefessiz kaldım gitme işte ölürüm yaşayamam duy yüreğimin çaresizligini ne olur gitme koca bir dünya var ikimize yeter gitme bu koz koca dünyayı bana mezar etme bırakma beni böyle burda bu acımasız akşam üstü karanlık çökmüş kimsesiz sokakta ve gittin çöküp dizlerimin üstüne bütün çaresizligim sana armağan ederken ağlamaklı olan gözlerim ile kaldırdım başımı semaya aslında sen herseyi biliyorsun allahım sana emanet değil sana havale ettim bu merhametsizce giden kulunu ben merhamet Diledim o merhametsizce ardına bile bakmadan gitti öyle sere serpe kaldım sokak ortasında üzerimden bir kamyon geçti sanki beni param parça etti gidişin ve ağır oldu ahıt oldu dilimde ardından son kez baktım yerden kalkmayan başımı zor bela kaldırarak buruk ve ağlamaklı bir ses tonuyla nefesim kesilene kadar bağırdım ne olur gitme dön tut olmaz olası şu yemeğinden ve gittin kala kaldım elimde bir adet resmin ile gidişin beynime vurdu akşam üstü soğutu hava saatler öylece durdu zaman geçmek nedir bilmedi ve bu gidiş bende bitmedi tanımadığım insanlar birikti etrafınımda herkes birseyler diyordu kimseyi anlamıyordum ölen Ben miydim yoksa sen mi kalabalık bana bense sana son kez üzülüyordum neyin var diyenlere içimde biri öldü diyorum el atın ne olur kaldıralım bu cenazeyi o bıraktı beni kocaman bir sokağın ortasında ben bırakmıyorum onu ağladım yine tutamadım sözümü yine utanmadım senin için ağladım ama sondu bu son göz yaşlarım son bir kez daha ağladım sana son bir damla kurudu yüreğim de daldım eski anılara yaktıkça yaktım yüreğimi ne kadar göz yaşım varsa kuruyana kadar ağladım kaç milyon hücrem varsa beynimle yüreğimin arasında seni düşünen hepsini yaktım ve sondu resimlerini seyir edişim ve sondu senin için üzülüşüm ve sondu bu seni içimde öldürüşüm..
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...