Dinleyin ağalar dinleyin beyler! 
Bizler Türk'üz ülkem ise Türkiye...
Türkü söyler iller bucaklar köyler
Bizler Türk'üz ülkem ise Türkiye...
Türk'e bu düşmanlık bu nefret niye?
Görün Çanakkale bizi anlatır
 
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili. O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır. Gelir  ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur. Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar. Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular yoktur. Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili. İnsan bir başka ışığa teslim olur...  
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...
Devamını Oku
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Harika bir paylaşım olmuş kutlarım
kaleminizin boyası sizin ilhamınız
yorum yazanınız hiç eksik olmasın
salim erben
Duyarlı yüreği kutluyorum
Şair duyguyu en yoğun hisseden kişidir
tebrikler güzel bir şiir okudum
Çağrı
Dostluğu kardeşliği
Öğren de gel
Düşmanlığı savaşı
Unut ta gel
Atomu nötronu
Bırak ta gel
Din, dil, ırk ayrımından
Vazgeç de gel
Bu güzelim dünyada
Sevmeye yaşamaya
Sarıl da gel
Yakma yıkma kaybetme
Kazan da gel
Karartma gönlünü
Kini, nefreti maziye
Bırak da gel
Göz yaşına boş ver
Gülmeyi güldürmeyi
Öğren de gel 16.08.1981
Yüreğini, alnını
Ak ederek gel
Güneşi balçıkla sıvama
Balçığı
Yeşerterek gel
Hak yeme
Haksızlığa
Savaş açarak gel
Ağacın dalına
Çiçeğin yaprağına
Kıyma
Çorak topraklara
Ormanı
Yerleştirerek gel
Düşmanı sevindirme
Dosta gönlünü ver
Yüreğin sevdalı olsun
Çocuklara yaşlılara
Hayvanlara,
İnsanlığa
Kucak açarak,
Sevmeyi
Öğreterek gel
Vatanı ağlatma
Bayrağın dalgalansın
Ay yıldızını
Güldürerek gel.
13.03.2008 20:29:20
Dilşade Güngör
Aziz dostum keskin kalemin ve aslan yüreğin hep varolsun,harika bir şiir, İşte sözün bittiği yer.
Alnınızdan öpüyorum.
Devlet okul açtı terör kapattı
Bu toprağa nice şehitler yattı
Ana satılır mı o itler sattı!
Bizler Türk'üz ülkem ise Türkiye...
Türk'e bu düşmanlık bu nefret niye?
Benim köylüm kurşun sıkmaz devlete
Kurban olur vatan ile millete
Lanet olsun terör denen illete
Bizler Türk'üz ülkem ise Türkiye...
Türk'e bu düşmanlık bu nefret niye?
ŞAKALAR der hayalim bir düşüm bir
Sevdam birdir toprağım bir taşım bir
Ay Ylıdızlı devlet ile başım bir
Bizler Türk'üz ülkem ise Türkiye...
Türk'e bu düşmanlık bu nefret niye?
Turan Şakalar
üstadım ;
bir toplumu mahveden asabiyet duygularının yangın alevi gibi kalpleri ve ülke insanını sarmasıdır..
unutmayalım dünyaya gelişimiz de ve gidişimiz de bizim elimizde değildir..bu yüce yaradanın elinde bir mutlaktır..o zaman elimizde olmayan mutlak değerler üzerine kavga etmek yüce ALLAHA bir isyan ve günahtır..mezara girince rabbim bize ne soracak bunu biran iyi düşünelim..cevap burada saklı..
akıcı ve duygu yüklü yüreğinizin sesi olan bu güzel çalışmanızı beğenerek okudum..
kutlarım saygın kaleminizi ve sevgi dolu yüreğinizi..tam puan 10..akçaydan selam ve saygılarımla...ibrahim yılmaz.
DUYARLI, DUYGULU KOCAMAN YÜREĞİNİ KUTLUYORUM.... ÇOK GÜZELDİ ŞİİR.... TEBRİKLER
Uçağım Muş'a da iner Van'a da
Birlikte yaşarız aynı binada
Bizler Türk'üz ülkem ise Türkiye...
Türk'e bu düşmanlık bu nefret niye?
Hangi resmiyete ulaşamadın?
Hangi şehirimde hür yaşamadın?
İstediğin dili konuşamadın?
Bizler Türk'üz ülkem ise Türkiye...
Türk'e bu düşmanlık bu nefret niye?
BENİM DE DUYGULARIMI OLDUĞU GİBİ DİLE GETİRMİŞSİNİZ
KUTLUYORUM SİZİ TURAN BEY
Bu şiir ile ilgili 9 tane yorum bulunmakta