Bu Nasıl İçtihattır?

Bir sohbet ortamında oturuyorken bir gün,
Ve mezhepler hakkında konuşuyorken o gün,

Laf döndü ve dolaştı imam Şafi'ye geldi;
Öyle bir şey dendi ki sanki kalbimi deldi...

Namazı terk edenin katli vaciptir demiş
Hiç vakit kaybetmeden mümkünse hemen demiş.

Bu nasıl içtihattı hiç aklım ermemişti,
Sebebini sorsam da bir cevap vermemişti.

Bunları düşünerek geliyorken evime
Bu ne sertlik Allah'ım derken kendi kendime;

Bir kaza olmuş idi o gün yolum üstünde
Birden kendime geldim kazayı gördüğümde...

Bir at arabasına bir tane dolmuş çarpmış,
Araba yol içinde at uzağa fırlatmış,

Bağırsağı midesi patlamıştı dışarı
Dolmuşun önü çökmüş fırlamıştı ön farı.

İki seksen uzanmış at can çekişiyordu
Atın sahibi çingen bir şeyler istiyordu!

Bıçak diyordu, bıçak, bir bıçak bulun bana!
Neden dediğimizde baksanıza bir şuna!

Daha fazla çekmesin vah zavallım diyordu
Bir an önce bulmalı acele ediyordu...

Birden aklıma geldi imamın içtihadı,
Dondum kaldım o anda gözlerim atta kaldı.

Çingene can çekişen atı düşünüyor da
O imam düşünmez mi bana ne oluyor da?

Cezayı ağır görmek de neyin nesiydi?
Çingene kadar bizi düşünmez biri miydi?

Yoksa ateşte yanmak daha mı hafif bir şey?
Veyahut insan canı daha mı basit bir şey?

Hey sen ki büyük imam ruhun şad olsun senin'
İşte anında cevap gözümü açtın benim!

Tüylerim diken diken oldu o anda benim
Gözüme sokuyordu onları sanki Rabbim!

Çünkü, o yaşta hala namaza gevşek idim,
Onun içtihadına biraz alınmış idim;

Bir ata çingenenin hayıflandığı kadar,
Hayıflanmaz mı bana? Bunda anormal ne var?