Rafı kırılmış mutluluklar döküldü yüreğime.Her tabakta senden sevgiler vardı.İçim senli sevgilerle doldu. Araftaydım , kendimle oynayan kedinin kuyruğuna bağlı emellerim vardı.Sevmekten çok yaşamaya anlık emekçiydim. Hoşlantı yetiyordu.Günümüzün hastalığına ben de yakalanmıştım.İlgi, hoşlantı, sonrasında aramızda çekilen arzunun kısa filmi.Buna yaşamak, sevda, aşk, kısaca doyumsuzluğun bütün tanımlarını yüklemiştik.
*Ta ki sen çıkıncaya dek. Aşk közüne sevgini atıyorum, kızarmış yarınların dimağında özel tatlarla buluşuyor iç dünyam.
Sen Rabbimin bana emanetisin. Emanete hıyanet edilmez.Özel bir çerçevesin ruhumun tuvalinde.Elmas bir fanusun içinde faniliğinle duruyorsun. Beni bekliyorsun, bütün ilklerini yaşamak adına.
İçinde umudun bulutu yayılıyor.Nemli demlere teslim oluyorum.Yar yağışları başlıyor içimde.Aşk toprağımda senli bereketler. Rahmetinde durulanıyor duruşum.
Sensizliğimi öğütüyor algının değirmeni.Berraklarınla tutkunun ekmeğini yapıyor sevgini emekçisi.
*Gelgitleri çok olan bir denize teslim ediliyorsun.Artık kıyılarına gelin düşlerle geldiğin benim Şulenar.
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman