Bir varmış bir yokmuş;
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir ülkede “dünyanın incisi” sayılan bir şehir varmış.
Oralı olmak bir ayrıcalıkmış o ülkede.
Kadim bir ırkın mucizeler gerçekleştirerek, gemileri karadan yürütülerek ve büyük kahramanlıklarla elde ettiği bu şehirde binlerce yıl önce yaşayan bir balıkçı varmış.
Toprağı da bilirmiş kökenlerinden dolayı denizi ve denizin bereketini de.
O dönemlerde arada bir uzun kışlar yaşanırmış, sanki hiç bitmeyecekmiş gibi kışlar.
İşte bu uzun ve kasvetli kışlarda insanlar bazısı ürkütücü bazısı mutlu biten eski masalları dinlermiş birbirlerinden.
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.