Tanıtayım dinle de sana bu köyümüzü.
Ne insanlar geldi geçti bu köyden.
Yeni yetmelere duyuralım özümüzü.
Ne âlimler geldi geçti bu köyden.
Kurucusuna Gaffar hoca derler ezelden.
Orta Asya ya dayanır incelersen özden.
Nasibini alanlar almış dua ile özünden.
Çok ağzı dualılar geldi geçti bu köyden.
Ölenler ölmüşse geride namları kaldı.
İyinin iyiliği kütünün derdi yer aldı.
Açık kapılara dosta buyur edildi.
Verenlerin iyiliği geldi geçti bu köyden.
Zonguldak Bartın’da askerlik yapan.
Erkenden kalkıp sırta çifte giden.
Memleket meselelerine türkü yakan.
Bir kul Gaffar geldi geçti bu köyden.
Rafyan doru ata binip eşkin süren,
66 üçlü de Mesut hocayı yenen.
Bayram namazında ön safta duran.
Bir Çelik vahap geldi geçti bu köyden.
Yabancı gelene evinin kapısını açan.
En iyi tütünü bulup sarıp içen.
Ormancılara kolculara kese açan.
Bir Sait hoca geldi geçti bu köyden.
Hasta olanları tek tek yoklardı.
Gelip geçene ocakta çay demlerdi.
Karaca oğlandan uzun havalar söylerdi.
Bir Sait Musa geldi geçti bu köyden.
Kara eşeğine biner camiye giderdi.
Tenha yerlerde oturup dua ederdi.
Kesik kenarında beyaz donla gezerdi.
Bir şık hoca geldi geçti bu köyden.
Doru ata binip her yere varırdı.
Mecliste sözü hep dinlenirdi.
Bayram gelince evi şenlenirdi.
Bir Ayşe hoca geldi geçti bu köyden.
Çok kimselere dini bilgi anlatırdı.
Meyvesi çok, çocuklara toplatırdı.
Cennet ile cehennemden anlatırdı.
Bir Yusuf hoca geldi geçti bu köyden.
Ellerini cebine sokar gezerdi.
Kızılcık çıbıklarından sepet örerdi.
Yeri geldikçe koyu çay demler içerdi.
Bir gallioğlu Ali geldi geçti bu köyden.
Kardeşlerini arkasına alır yürürdü.
Tahtanın üzerinde ince tütün doğrardı.
Kızdırılınca beynin kan damlardı.
Bir galli bayram geldi geçti bu köyden.
Dinine bağlı namazını kılardı.
Gayetten temiz elbise giyerdi.
Cuma günleri erkenden yola çıkardı.
Bir galli Bekir geldi geçti bu köyden.
Yoksulluk bağdaş kurmuştu kapısına.
Romatizma rahat vermedi dünyasına.
Ömrü yetmedi oğlunun davul sesine.
Bir galli Ahmet geldi geçti bu köyden.
Düğünlerde çanak çömlek oynardı.
Sevdiğini görünce sever gülerdi.
Bölgesinde misafire sofra sererdi.
Bir Selçuk Ahmet geldi geçti bu köyden..
Cansan hükümeti diye ününü yaymıştı.
Her ava çıkışta üç beş av vurmuştu.
Giderayak ihtiyar heyeti olmuştu.
Bir İbiş Mehmet geldi geçti bu köyden.
Kesme ağaçlarına durur bakardı.
Hartlaptan güzel kaşıklar yapardı.
Ağaçtan insan yaparım, ruh yok derdi.
Bir Çapar Mehmet geldi geçti bu köyden.
Gayet çok güzel duvar yapardı.
Orağı koluna takar, tarlaya giderdi.
Son günlerinde iyi okey oynardı.
Bir Çapar Halil geldi geçti bu köyden.
Av peşine kara zağarını salardı.
Dağ tepede keklik turaç avlardı.
Yılda üç beş tavşan vururdu.
Bir çapar Osman geldi geçti bu köyden.
Korumaya almıştı evinin gerisini.
Yüzüp külle doldururdu keçi derisini.
Tahrayla kesip doğrardı elin kıyısını.
Bir Tilki Ömer geldi geçti bu köyden.
Muhtarın yanı başında otururdu.
Kaçak ağaçları bölgeye yetirirdi.
Bir Oturuşta beş ekmek bitirirdi.
Bir Tilki Arif geldi geçti bu köyden.
Demirden silah yapar, nal döverdi.
Arı kovanlarından petekli bal sağardı.
Gizzik Duran diye köyde nam alırdı
Bir kara Duran geldi geçti bu köyden.
Ustalıktan nam salmıştı cihana.
Çok hizmet için koyulmuştu vatana.
Hiç sevmezdi ülkeye ihanet edene.
Bir Duran Mehmet geldi geçti bu köyden.
Hayatı geçti oyun kurulu masalarda.
Ölümü bekledi gittiği yasalarda.
Başına geldi ölüm beklediği tasalarda.
Bir Köstü Ali geldi geçti bu köyden.
Türk soyundan, Ergenekon ocağı.
Gelip geçene yemek yapar ocağı.
Gayet keskin olurdu balta ile bıçağı.
Bir Kelim bet Veli geldi geçti bu köyden.
Babası uzaklardan gelip iç güvesi olan.
Hizmet için hayatını ortaya koyan.
Para toplayıp santral köprü yapan.
Bir İsmail ‘ağa geldi geçti bu köyden.
Kocası ölüp tek kalıp, işe atılınca
Taşköprü’ ye Fırın kurup ekmek yapınca.
Gelip geçen ekmeğini alıp doyunca.
Bir Fadime avrat gelip geçti bu köyden.
Evlatları için didinip çalışan.
Evleri gezip yardım için dolaşan.
Çocukları için devamlı çalışan.
Bir Durdu karı geldi geçti bu köyden.
Yaban asmalara aşı yapardı.
Yolu uzak evden erken çıkardı.
Eşeği ile değirmene gelir giderdi.
Bir Konyalı İsmail geldi geçti bu köyden.
İyi niyetli idi Metin çavuşumuz.
Garibanlık ile başlamıştı acımız.
Bıçağı çekerek öldürdü vicdansız.
Bir Metin kaya geldi geçti bu köyden.
Ala otobüste muavinlik yapardı.
Okuyan çocuklara iyi bakardı.
Paranız yoksa parasız binin derdi.
Bir Ömer’ ağa geldi geçti bu köyden.
Otobüse biner direksiyon sallardı.
Okuyan öğrencileri çokça kollardı.
Mahalleleri gezerde bizlere gülerdi.
Bir İmran Güvel geldi geçti bu köyden.
Okuryazarlığı yok hesaplar yapardı.
Kardeşinin muhtarlığına kurban adardı.
Geceleri çifte, gündüz dükkân bakardı.
Bir şerif Ahmet geldi geçti bu köyden.
Bölgesinin hatırı sayılır ekmeği yenilirdi.
Ateşi yansa odalarına oturulurdu.
Ata binse gidişinden toz duman bilinirdi.
Bir Hacı Mustafa geldi geçti bu köyden.
Gelene sofra serip ekmek yediren.
Selamsız geçene selam verdiren.
Hak deyince haksızlığı durduran.
Bir Mahmut ağa geldi geçti bu köyden.
Büyüklerini sayıp laflarını dinleyen.
Yoldan geçenlere karpuz ikram eyleyen.
Her zaman doğruyu her yerde söyleyen.
Bir Rasim ÖZERLİ geldi geçti bu köyden.
Geleceklere incir kurusu salkıyan.
Çocuklara gülerek öğüt veren.
Gelen misafire güler yüzlü olan.
Bir Nazife karı geldi geçti bu köyden.
Ufaktı boyu, gölgesi çok ağırdı.
Çok insanlar ondan nasihat dinlerdi.
Gelen geçen hatırını sorup giderdi.
Bir İbrahim kağ geldi geçti bu köyden.
Bulgur pilavına kaşık sallayan.
Dönen kaşığa yağ koymayan,
Yatsa, çocukları erken yatmayan.
Bir Kocaoğlan geldi geçti bu köyden.
Dağın tepesine kurşun sıkardı.
Geyikleri boynuzlarından vururdu.
Bacılarını koyun uyluğu ile döverdi.
Bir ibiş Osman geldi geçti bu köyden.
Atın rahvan iyisine biner gezerdi.
Cuma namazlarını hepten kılardı.
Bazen ovada bazen yüksekte gezerdi
Bir hacı Osman geldi geçti bu köyden.
Ala pijama ile değirmene gelirdi.
Gelenlerin buğdayını un ederdi.
Arada kalanları misafir ederdi.
Bir Süleyman ağa geldi geçti köyden..
Ala itine türküler söylerdi.
Çift sürerken ağzı aşağı yatardı.
Güldürecek sözler söyler dinletirdi.
Bir Akçalı Kadir geldi geçti bu köyden.
Keçilerine ho gara çeker otlatırdı.
Oradan buradan türkü patlatırdı.
Askerlik laflarından dinletirdi.
Bir gazer dede geldi geçti bu köyden.
46 numara ayakkabılarla gezerdi.
Amerikan İngiliz basınından derdi.
Ayağına lastik ayakkabılar giyerdi.
Bir gazer Süleyman geldi geçti bu köyden
Akartürk’ün seslerine âşık olmuştu.
Yoldan gelip geçeni seyretmişti.
Dev güççü diye namını almıştı.
Bir güççü Mehmet geldi geçti bu köyden.
Gebeli düzüne ev yapıp oturmuştu.
Erzincan’dan göçüp burayı bulmuştu.
Birkaç devre sanırım aza olmuştu.
Bir Kürt Ali geldi geçti bu köyden.
Karşılaşınca yürekten el sıkardı.
Sağlam durmasan sallar atardı.
Son zamanlarında mal alıp satardı.
Tapanlı Abdullah geldi geçti bu köyden.
Kesik kenarlarında davar güderdi.
Ormanda hart lap kesme keserdi.
Yavaş yavaş namaza gelir giderdi.
Bir tapanlı Osman geldi geçti bu köyden.
Yaycı deresinde keçileri kaçıran.
Karadurana, deveye nal dövdüren
Eyüp ve Ali ağa ile arayı gerdiren.
Bir çapar Veli geldi geçti bu köyden.
Okumak için yolara düşmüştü.
Vicdansız kamyon üzerinden geçmişti.
Hayatın terzilik, işçilikle geçirmişti.
Bir Veyis Kara mut geldi geçti bu köyden
Küçük yaşında terzi olurum demişti.
Adana’ya terzi dükkânını açmıştı.
Gelip geçene çaylarını söylemişti.
Bir Fazlı Karamut geldi geçti bu köyden
Küçükten gidenleri sayamadım.
Köyün menekşe çiçeğine doyamadım.
Yıllarca gelip gidip sohbetine kanmadım
Ne sohbetler geldi geçti bu köyden.
Omzuna silah takar gezerdi.
İncirlerden iyi leçer yapardı.
Gelen misafirine ikram eylerdi.
Bir kara eşe geldi geçti bu köyden.
Dağ tepesine toprak evini yapmıştı.
Ev yeri ayrımda Kozan’a verilmişti.
Kozanlı olmamak için evini sökmüştü.
Bir Vayıs Ali geldi geçti bu köyden.
Gayet sakin sakin yürür gezerdi.
Cuma günleri namazını kılardı.
Toplumda ağır başlı dururdu.
Bir Selçuk Musa geldi geçti bu köyden.
Toprakları kazarak eski para arardı.
Pestillerin aralarına ceviz koyardı.
Kazandığı parayla oyun oynardı.
Bir Tufan Güvel geçti bu köyden.
Oğullarını ardına takar av avlardı.
Zağarlarını domuz peşine salardı.
Pusuya yatar iyi av avlardı.
Bir kelim bet Hasan geldi geçti köyden.
Horozları adamları kovalar keklerdi.
İtleri eve gelenleri perişan ederdi.
Evlatları ip atar, öküz öldürürdü.
Bir lapçık Hüseyin geldi geçti bu köyden.
Şalvarını çorap içine koyup gezerdi.
Dağlarda hart lap kesip davar güderdi.
Amir memur yokmuş diye hep kızardı.
Bir Coşkun Ahmet geldi geçti bu köyden.
İyi orman kırar ortaya tarla açardı.
Ayağını çertmer kesik suyunu geçerdi.
Güz mevsimi tarlalara tohum saçardı.
Bir İhsan Özerli geldi geçti, bu köyden.
Ormanların kökünü söker tarla ederdi.
Orağını koluna takıp ekin biçerdi.
Bir oturuşta üç ekmek yer bitirirdi.
Bir Çapar Hasan geldi geçti, bu köyden.
Kamyon alıp eskiden şoförlük yapmıştı.
Kendini kardeşleriyle ticaretin içine atmıştı.
Dürüstlükte namını kadirliye yaymıştı.
Bir Sadık Özerli geldi geçti, bu köyden
Demir kıratına biner eşkin sürerdi.
Kardeşlerine önderlik ederdi.
Herkesimden hal hatırını sayardı.
Bir Şerif Ali geldi geçti bu köyden.
Başköşeye gelir otururdu
Mahalleye lafını dinletirdi.
Fazla konuşmaz az anlatırdı
Adil Güvel gelip geçti Köyden
Kovalarla bent den su getirirdi.
Ağırbaşlı kendini saydırırdı.
Ölümü hepten şüphe uyandırdı
Gülende Güvel de geçti köyden.
Ailenin son çocuğu sayılırdı
Gençliği hareketli bilinirdi.
Zamanla koyun alır satardı.
Yusuf ağa Halil de geçti köyden.
Kartallıktan Gaffarlı yı gözlerdi.
Aşağıya bıraktığı keçileri özlerdi.
Kabak tekelerin boynuzunu kırardı.
Koyuncu Mustafa da geçti köyden.
Otlardan ilaç yapıp hasta dirilten.
Üç reisicumhura korumalık eden.
Gençlikte köyü terk edip giden.
Atabey Güvel de geçti bu köyden
Ağır ağır dükkânlara gelir giderdi.
Yusuf hoca ile eski mezar kazardı.
Kazmasını iş bitimi yola saklardı.
Çapar İsmail de gelip geçti Köyden
Zamanla köy heyetine seçilirdi.
Atına binince iyiden açılırdı.
Orta Asya kökenli hepten bilinirdi.
Çapar Ese Ali de geçip gitti köyden.
Tığ aslı dan göçüp hep kalkanda kışlardı.
Ara sıra Taşköprü ye değirmene gelirdi.
Kimseye pek zararı olmadan yaşardı.
İbrahim Dalkılıç da geçip gitti köyden.
Hepten takım elbiseler giyerdi.
Saçı yan tarar kahveye girerdi.
Ara sıra oturup bol oyun oynardı.
Hasan Ali Ferhat da gitti köyden.
Okulda beraber yazılıp okumuştuk.
Uzun yıllar güzel arkadaş olmuştuk.
Diplomayı onunla birlikte almıştık.
Mustafa Gövel’de geçip gitti köyden.
Tatlı dilli konuşurdu okulumuzda.
Birkaç yıl vardı okurken aramızda.
Çalıştı emekli olup kaldı köyümüzde.
Eşref Güvel de gelip geçti köyden.
Ramazan Özerli yazdı aklına gelenleri.
Çoklarının var benimle anıları.
Benden sonra gelenler, yazsın kalanları.
Bende gelip geçiyorum bu köyden
Kayıt Tarihi : 11.10.2019 20:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!