Bu Kaçıncı Kıyamet Şiiri - Metanet Yazıcı

Metanet Yazıcı
203

ŞİİR


18

TAKİPÇİ

Bu Kaçıncı Kıyamet


Bu Kaçıncı Kıyamet!?

Kaçıncı batan güneş!? Bu kaçıncı kıyâmet!
Bu ne çekilmez azap, bu ne büyük vahâmet...
Mantıklı bir çözümün gelmedi mi? Zamanı!
Var mı başka beklenen, yaşanacak alâmet?
Yoksa bu mu? İstenen, geneline sirâyet...

Bir yıldız düştüğünde canımdan bir can kopar!
Ateş çabuk küllenir, herkes işine bakar...
Hepimiz biliriz ki; su mecrâsında akar,
O sönmez büyük ateş düştüğü yeri yakar! ..
Ana baba eş bacı, damarlarda lâv akar!
Derin suskunluklara yansır, asâlet/vakar...

Bir cana kast edenler, tüm canlara kast eder
O, "bir cân" dediğimiz, tüm canlara eşdeğer...
Neden gider bu canlar sebebini ararım!
Yaşanan kavgaların mantığını sorarım! 
Yağız delikanlılar toprağa verilirken;
Sen-Ben muhasebesi yapanlara şaşarım!

Geçmişten bir iz durur, hep kurcalar zihnimi!.
Bir asâletle duran kümesinde, horozlar!
Önce aç bırakılır gözleri perdelenir!
Bir tertip, bir düzenle oyuna hazırlanır...
Küçük bir yem atılır, sahaya bırakılır...
Sonrasını sormayın; ne baş kalır ne gövde!
Ölmese de sahada, kan/revân bırakılır!
Nasıl bir ruh hâli ki, acıdan zevk alınır!?!
Kan ve can üzerinden pazarlıklar yapılır!

Sır değil aşikâre, herkesçe biliniyor..
Dövüştürüp kardeşi uzaktan seyrediyor!
Bu nasıl bir bela ki, onlarca yıl sürüyor?!
Benim anlamadığım:
Neden en güvendiğim bu oyuna geliyor!?
Veya neden böyle bir görüntü sergiliyor?
Bir ortak çıkar mı var, endişe uyandıran!
Karşıt görünenleri bu yolda buluşturan;
Belki endirekt yoldan katili barındıran!?!
•••
Yolda izde harcanan hepsi bizim evlâtlar
Azılı canilerin hesabına kanarlar!
Daha çocuk yaştayken yuvadan alınırlar!
Körpe ayaklarından prangaya vurulurlar!
Bir fırsatını bulup, zinciri koparanlar;
Kurda kuşa yem olup, dağda heder olurlar...

Ah! Analar! Analar! Ah şu kutsal analar!
Değişir mi acısı? Asi olsa evlâtlar...
Belki hissettirmezler, belki sessiz kalırlar,
Kanlı gözyaşlarını içine akıtırlar!.
Arından/utancından belki korkularından;
Sönmüş volkanlar gibi, gizli -gizli yanarlar...

Zuhur eder gizli el suları bulandıran!
Kana susamış soysuz! Vampirleri andıran!
İnsanlıktan nasipsiz mideyi bulandıran!
Ayrı yoldan giderken, kavşakta buluşturan!
•••
Dinsin diye bu acı çareler aranırken;
Bin bir bahânelerle çözümü zorlaştıran!
Elini taştan çekip, kadehler tokuşturan!
Bir aymazlık içinde demeçler yarıştıran!
Durulsun beklenirken; meseleyi azdıran!
Akıllara durgunluk, fenâda buluşturan...
...
Zaman birlik zamanı, bütünleşme zamanı...
Gaflete düşer isek, yarın çok geç olacak!
Kenetlenme fırsatı elimizden uçacak!.
Pişmanlıklar keşkeler boynu bükük kalacak

Fakat her şeye rağmen;
İnancım, umudum var bu yara sarılacak!
Akan kanlara rağmen analar barışacak!
Onulmaz yaraların merhemini bulacak..
Bağrına taş basarak gönülden sarılacak!
Sönsün diye bu ateş rahmet olup yağacak!

Gücünü Kuvvetini Köklerinden! Alacak...

17.08.2011 / Metanet Yazıcı

Metanet Yazıcı
Kayıt Tarihi : 18.8.2011 08:23:00
Hikayesi:


YÜREK DAĞLAYAN KARDEŞ KAVGASI!

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Nazır Çiftçi
    Nazır Çiftçi

    Vatanını ve insanını sevenlere ve seveceklere ancak ve ancak bu kadar net bu kadar doğru ve gerçek şiir yazılabilir. Her mısrası ile dolu dolu bir şiir Veya şiirden öteye büyük bir eser.Hele hele bir ana yüreği ancak bu kadar altın yürekli olabilir. O kadar değerli bir şiir. Bir bütün içinde anlatımı muhteşem. İyiki varsınız ve iyiki yazıyorsunuz. antolojim ve tam puanla kutluyorum O altın yürekli ve o O altın düşünceli yazarımızı. Saygılarımla sağlıcakla kalınız.

    Cevap Yaz
  • Saliha Yavaş
    Saliha Yavaş

    ,, Bu Kaçıncı Kıyamet! ?

    Kaçıncı batan güneş bu kaçıncı kıyamet!
    Bu ne çekilmez azap, bu ne büyük vahamet
    Mantıklı bir çözümün gelmedi mı zamanı
    Var mı başka beklenen yaşanacak alamet
    Yoksa bu mu istenen, geneline sirayet...

    Bir yıldız düştüğünde canımdan bir can kopar
    Ateş çabuk küllenir herkes işine bakar
    Hepimiz biliriz ki, su mecrasında akar
    O sönmez büyük ateş düştüğü yeri yakar
    Ana baba eş bacı damarlarda lav akar!
    Derin suskunluklara yansır asalet/vakar...

    Bir cana kast edenler tüm canlara kast eder
    O bir can dediğimiz tüm canlara eşdeğer
    Neden gider bu canlar sebebine bakarım
    yaşanan kavgaların mantığını sorarım? ?
    Yağız delikanlılar toprağa verilirken;
    Sen/Ben muhasebesi yapanlara şaşarım

    Geçmişten bir iz durur, hep zihnimi kurcalar...
    Bir asaletle duran kümesinde horozlar
    Önce aç bırakılır gözleri perdelenir
    Bir tertip bir düzenle oyuna hazırlanır
    Küçük bir yem atılır, sahaya bırakılır
    Sonrasını sormayın ne baş kalır ne gövde!
    Ölmese de sahada kanrevan bırakılır!
    Nasıl bir ruh hâli ki, acıdan zevk alınır
    Kan ve can üzerinden pazarlıklar yapılır!

    Sır değil aşikâre, herkesçe biliniyor
    Dövüştürüp kardeşi uzaktan seyrediyor
    Bu nasıl bir bela ki, onlarca yıl sürüyor...
    Benim anlamadığım,
    Neden en güvendiğim bu oyuna geliyor? ?
    Ya da neden böyle bir görüntü sergiliyor? ?
    Bir ortak çıkar mı var endişe uyandıran!
    Karşıt görünenleri bu yolda buluşturan
    Belki endirekt yoldan katili barındıran!

    Yolda izde harcanan hepsi bizim evlâtlar
    Azılı canilerin hesabına kanarlar
    Daha çocuk yaştayken yuvadan alınırlar
    Körpe ayaklarından prangaya vurulurlar
    Bir fırsatını bulup, zinciri koparanlar;
    Kurda kuşa yem olup, dağda heder olurlar

    Ah! Analar analar, ah şu kutsal analar
    Değişir mı acısı, ası olsa evlâtlar
    Belki hissettirmezler, belki sessiz kalırlar
    Kanlı gözyaşlarını içine akıtırlar
    Arından utancından belki korkularından
    Sönmüş volkanlar gibi, gizli gizli yanarlar...

    Zuhur eder gizli el suları bulandıran
    Kana susamış soysuz vampirleri andıran
    İnsanlıktan nasipsiz mideyi bulandıran! ..
    Ayrı yoldan giderken kavşakta buluşturan...
    Dinsin diye bu acı çareler aranirken;
    Binbir bahanelerle çözümü zorlaştıran
    Elini taştan çekip, kadehler tokuşturan
    Bir aymazlik içinde demeçler yarıştıran
    Durulsun beklenirken, meseleyi azdıran
    Akıllara durgunluk, fenada buluşturan...

    Zaman birlik zamanı, bütünleşme zamanı...
    Gaflete düşer isek yarın çok geç olacak
    Kenetlenme fırsatı elimizden uçacak
    Pişmanlıklar keşkeler işe yaramayacak
    Fakat herşeye rağmen,
    İnancım umudum var bu yara sarılacak
    Akan kanlara rağmen analar barışacak
    Onulmaz yaraların merhemini bulacak
    Bağrına taşbasarak gönülden sarılacak
    Sönsün diye bu ateş rahmet olup yağacak
    Gücünü kuvvetini köklerinden alacak...

    17.08.2011

    Metanet Yazıcı

    Bu dizelere ekleyecek tek kelime bulamıyorum...Yürekten kutluyorum değerli ablacığım...Takdirle...+10

    Cevap Yaz
  • Yıldırım Yorulmaz
    Yıldırım Yorulmaz

    ŞİİR DOSTU, DUYARLI KALEMİNİZ DAİM OLSUN.

    Cevap Yaz
  • Mustafa Bay
    Mustafa Bay

    Değerli Şairem, Metanet Hanım;
    'Arada taşlar, taşlamalar' olsa da... İnce yüreğinizin, samimiyetinizin dizelere dökülmüş hali diye okuyor, ülkemizin kanayan yarasını içinizde hissettiğinizi biliyorum...
    Ortada 'terör' gibi insanlık dışı bir yöntem vardır... Ve 30 yıldır devam etmektedir... Nedeni bellidir, amacı bellidir, yapanı bellidir, desteği bellidir, taktiği bellidir... Belli olmayan nedir? Bu soru çok önemlidir! Ve bana göre 'NASIL ÇÖZÜLECEĞİ BELLİ DEĞİLDİR!'
    Aramızda anlaşamadığımız sadece çözümdür...
    Şiirinizi defalarca okudum.. Yazan sizsiniz, biliyorsunuz... Ortak noktalarımız ayandır:
    1- Terörün destekçisi vardır, yoksa hiçbir terör örgütü yaşayamaz! Kimdir destekçisi? 'AB-D, İSRAİL' özetinde 'EMPERYALİST BATIDIR..'
    2- Terör örgütü pkk adıyla bilinmektedir... Elebaşı içerdedir... İyi bir analizle örgütün 'karmaşık' yapısı gün yüzüne çıkarılabilir, aslında çıkarılmıştır.. İçlerinde 'kurucusu dahil' çok miktarda 'ermeni' olduğu aşikardır! Ele geçenlerin içinde 'sünnetsiz' olanların varlığı, inançları konusunda da ipucu vermektedir...
    Burada anlaşılacağı üzere, aslında terör örgütü ile bölge insanının 'organik' bir bağı bulunmamaktadır... Ama bütün çabası:
    - Etnik, siyasi, son yıllarda da 'dini bir tabana' oturmak istediğidir...Böylece 'kitlesel bir nitelik' kazanacak, farklılıkları kaşıyarak bölünme taleplerini hayata geçirecektir!
    O zaman yapılması gereken nedir?
    Terörle mücadele konusunda dünyada epeyce örnek vardır.. Acaba Türkiye bunlardan hangisini uygulamıştır?
    90'lı yılların 2.yarısına bakıldığında, Türkiye Cumhuriyeti'nin 'BÜTÜN KURUMLARI İLE, ELDEKİ BÜTÜN İMKANLARI SEFERBER EDEREK, KAMUOYU DESTEĞİNİ DE ARDINA ALARAK' olayı çözdüğü ve başarılı olduğu görülecektir..
    Terörle mücadele 'topyekündür!'
    Kullandığı yöntemlere aynen cevap verilir!
    'Özel yasal düzenlemeler' meclisten geçirilir
    Dış destekleri kesilir!
    Mücadele edenler 'özel eğitimlidir..' Her koşulda teröristle savaşacak güç,donanım ve cesarete sahiptir!
    Mücadele birimlerinin bütün gereksinmeleri devletçe karşılanır ve devletçe korunurlar!
    99' yılı bu anlamda belleklerden silinmemeli, devam eden yıllarda 'terörün' gündemden düştüğü gerçeği de unutulmamalıdır...
    İşte Sevgili Metanet Hanım, aramızdaki fark budur... Bizler, çözüm konusunda maalesef anlaşamıyoruz, işin içine alakasız bir sürü kavram bu nedenle sokulmuştur...
    Şimdi sormak isterim...
    - Terörle 'demokrasi' arasında bir ilinti var mıdır? Daha açıkça, bir terör örgütünün 'demokrasi' talebi olabilir mi?
    - Terörle 'insan hakları' arasında bir bağ olabilir mi?
    - Terörün hedefi olmuş hangi devlet 'özgürlüklerin önünü açarak terörü' önlemiştir?
    - Terörün 'siyasallaşma' isteği kabul edilebilir mi?
    - Terör 'tek başına' sorun iken, 'ETNİK BİR SORUN DİLLENDİRİLMESİ' ve kitlesel bir tabana oturtulması doğru mudur?
    Bu sorular daha da çoğaltılabilir kuşkusuz... Ama yanıldığımızı düşündüğüm yer, 'terörün istediği biçimde' insan hak ve hürriyetleri içinde kabul edilmesi, bölücü taleplerin suç olmaktan çıkarılması, kitlesel görüntüye büründürülmesi hatadır, olmaması gerekendir...
    Sonuç itibarıyla:
    Terör dış desteklidir, Türkiye'nin güçsüzleştirilmesi, kaynaklarını bu yolda harcaması, iç barışının bozulması, kendisini koruyamaz hale gelmesi, enerjisini devletin geleceği ve bekası için kullanaması amaçlıdır...
    Sonuç? 'DIŞ BASKILARA YA BOYUN EĞMEKTİR, YADA KİTLESEL EYLEMLERLE İÇ SAVAŞA SÜRÜKLENMEK, DIŞ MÜDAHALELERE' maruz kalmaktır!
    Gerisi malumdur... Irak, Afganistan, hatta Yugoslavya canlı örneklerdir...
    Duyarlı, sorumlu şahsınız her zaman değerlidir benim için... Yöntemlerde tam olarak anlaşamasakta, şiiriniz ve şahsınız iyi niyetin, insan olmanın, çözüme kafa yormanın delilidir.. Takdire şayandır...
    İçten sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum Metanet Hanım... Sürç-ü lisan ettikse affola...

    Cevap Yaz
  • Talat Semiz
    Talat Semiz

    Bir ortak çıkar mı var endişe uyandıran!
    Karşıt görünenleri bu yolda buluşturan
    Belki endirekt yoldan katili barındıran! ......................................................................................................................................................... 'Memleketin dahlinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. İçinde bulunduğun ahval ve şerait namüsait halde tezahür edebilir. İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır.' Mutafa Kemal Atatürk...........................................................................................................Ordularının tüm komutanları tutsak edilen bir ülkede, ulusal birlik ve beraberlikten söz edilemeyeceği, anarşinin ve terörün son safhaya ulaşacağı açıkça görülmüyor mu?


    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (9)

Metanet Yazıcı