Bu Işığı Da Göremeyeceksin… Deneme 2

Mustafa Yılmaz 4
765

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Bu Işığı Da Göremeyeceksin… Deneme 2

Ve bugün yine cumartesi…

Senin sonun bitmiyor… Sonsun artık diyemiyorum… Sona ulaştın da hiç diyemiyorum… Sadece sonsuzluğum oldun diyorum…

Yılların ardında kalan bütün gizemlerini saklayan sen…

Buzdaki ayak izlerin bu ruhumu zedeleyen…
Ben ki bu gizemlerle uğraşan bir can…

Sallanan bir kayıkla pupa yelken giden bir bedendeki ruh ben…

Sadece gizemleri çözmeye özürlü bir beyinle uğraş veren, bir yaşamın bedendeki ruhuyla bir de, ben adım…
Yılların örtüsüyle adını sakladığım, sana tutkun bir avuç ben…
Öğrenemediğim tek şey, şeytanın ayrıntıda gizli olduğunu bilmeceleri çözmesini bilmeyen kelime ve cümle yoksunu bir kalemle bir ben…
Öğrenemediğim tek şeydi belki de bu yazı dilinde saklı olan aşkta kurnazlık mı yoksa aşkta zeki olmak mıydı?
Bu iki kelimenin ve cümlelerin sahip olduğu gücü bulamayan eskimiş bir bedenle yine ben…
Kaç kişi eskimedi…
Kaç kişi eskimeyecek bedeniyle…
Ama kaç kişi aşkta kurnazdı?
Kaç kişi aşkta merhametli zekiydi?

Kurnaz olanlar mı kazanmıştı, zeki olanlar mı kaybeden olmuştu aşkta…
Giden mi kurnazdı,
Kalan mı zekiydi?
Ters bir ikilem bu…
Ve ters bir düşüştü bunlardan yoksul olarak düşmek… Hangi kurnaz aşık ağlamadı, sen ağlamadın mı? Tersi ise neden ağlayan yazılarla anlattın benim naif adamlığımı…
Yoksa zekilik terk etme sebebiydi…
İşte bu gizemi ben çözemedim, çünkü cümle yorumlama özürlüyüm…
Veya
merhametliyim…
İşte ayrıntı bu bocaladığım ben aşkta kurnaz olamadım, çünkü sevgi masum ve ihtimam isterdi…
Avuçlanmak,
Sarmalanmak ve de korunmak isteyen bir yapıya sahipti temelinde, kime kurnaz olacaktın, canım derken kendine mi, bitanem derken bana mı sana mı?

Her şey eskidendi belki de saf ve duru olan aşka bağımlılıkla… Yoluna unutamama damgasını vurarak her şey eskiden saklanıyordu özenle…
Buzdaki ayak izlerin bu ruhumu zedeleyen derken de bu damgaydı kastettiğim…

Sana yazıyorum çünkü yazdıklarına ve beni sevdiğine dair yazılara cevap hakkımı kullanıyorum…

Körkaranlıkta kibrit çakmaya benzeyen bir ışık bu yaptığımız. Ama bir hesaplaşma bu kendimle… Seninle asla değil… Bu hesaplaşmaya değmeyeceğini bilerek hesaplaşıyorum senin o ilk halinle, seni sevdim dediğim zamana giderek…

Beni unutma diyorsun… Unutamadığını anlatarak… Evet unutmuyorum utanarak kendimden…
Değmeyenlere verdiğim değerlerden utanarak hem de… Yazdıklarım ne ilk olacak nede son…

Ve bugün yine cumartesi…
Nefret ederim bu karanlık günün ışığından…
Çünkü o ışık sensin…
Saman alevi gibi bir yanar ve biteviye siyah dumanı çıkan o ateş sensin… İs kokulu, geçmiş kokulu, gelecek kokacak…

Bir masal değilsin ki unutayım seni…
Bir şarkı değilsin ki eskiyesin…
Bir sevda değilsin ki benimle sonsuza kalasın… Bir aşk değilsin ki benimsin diyeyim… Bu nasıl bir tutkudur ki, unutulmuyorsun… Ben sende değilim ki hâlâ avuçlarındayım diyeyim…

Söyler misin?
Sen kimsin ki bu kadar seni yazıyorum?
Ben kimim ki kendimi kaybetmişim? Benden başka aşık yok mu ki, aşkı tarif edeyim?

Söyler misin?
Sen nerede yaşıyorsun ki, ben yaşadığım yeri bileyim… Hadi bari bir şarkımız olsun, içinde olalım diyeyim, bu da mümkün mü?

Ayışığı var mı ki, avuçlayıp sana vereyim… Uykuda mısın ki, uykusuzluğumu anlatayım sana?

Sen dedin ben geldim, yaz dedin ben yazdım… Yazmaksa eğer yaşam, nedensizlik değil mi bu? Nedensiz yaşamak, yaşamak değil, bir terazi bu hep ağır basar bir tarafı, sonra düzeltilir doğruda… Ama hep doğrudur ağır basan taraf… Düşüncede… Doğru olanda…

Ve ben hiç sevmemiştim senden başka senin gibi kimseyi ki aşkı unutayım…

Bir Azur bu mavisi koyulaşmış, zakkum suyu tadıyla, acı bir hava bu, gökkubbesi siyaha kaçmış sisli karanlık…

Mustafa yılmaz

Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 3.1.2010 13:32:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Melih Baki
    Melih Baki

    okurken haz aldım..kutlarım...

    Cevap Yaz
  • Yagmur Fırat
    Yagmur Fırat

    Çok güzel tebrik ederim ağabeyim

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Mustafa Yılmaz 4