Bu gün bir tuhafım,
Nedendir bilmem…
Ne yapacağımı bilmiyorum,
Nasıl davranacağımı da…
Sabahleyin kalkınca başladı sanki
İlk tuhaflığım,
Aynaya bakınca aklıma geldi,
Bitmeyen yalnızlığım…
Kendime bile garip göründü
Çileli yüzüm,
Kendimi tanıyamadım…
İnceledim,
İyice baktım çizgilerine
Neler gizlenmiş baktım
O çizgilerin derinliklerine…
Gözümün altında oluşan torba,
Gerdanımda hafiften başlamış sarkma,
Dışarıda mis gibi bahar var ama
Kar yağmış sanki
Saçlarıma,
Bıyığıma,
Ve hatta
Sakalıma…
Tuhaflık katıyorlar hepside
Sanki yaşantıma…
Daha dün gibi sanki hayret!
Ne çabuk geçmiş zaman
Bu ben miyim inanamıyorum
Kendime bir türlü
Konduramıyorum
Nefes alışım bile değişmiş
Kalbimin vuruşu
Nabzımın atışı
Sanki vücudumun
Çökmüş çatısı
Nereye gittin hey,
Ömrümün boşa geçen yarısı…
Önceden ikişer, üçer çıktığım
Merdiven bu kadar dikmiymiş, hayret
Yarıya gelince molaya zorlandığım
Yollarda tuhaflaşmış, yetmiyor gayret
Ne kadar tuhaf bir rengi varmış
Şu giydiğim mavi gömleğin,
Sanki değil benim, hiç giymedim…
Ya şu pantolon neden tuhaf,
Giyip, giyip eskitemediğim…
Ayakkabımın modeli ne kadarda genç işiymiş
Koluma taktığım saat, ne kadar da havalıymış
Ya taktığım kravat,
Şimdi görünüyor çok berbat
Bunlar hep benim eşyalarım mı, heyhat…
Neler götürmüş böyle
Benden hayat…
Benden çok şey götürmüş, su gibi akan yıllar,
Dedim ya,
Sanki dünya değiştirmeye bile hazırlar
Bedenimdeki tüm duygular…
Neden yıpranmışım,
Çok mu çektirmiş insanlar…
Evden çıkışta devam etti
Dedim ya, bu gün tuhafım
Arabam bile tuhaf çalıştı
Sanki onunda kalmamış
Yürümeye mecali
Bana beni hatırlattı
Onun isteksiz hali
Trafikte bir tuhaf bugün
Zaten gönülsüz çalışan
Arabamın üzerine üzerine geliyorlar
Arabamı üzüp
Beni çileden çıkarıyorlar
Böylemi çıkılır araç üstüne
Azıcık tebessüm belirsin yüzünüzde
İş bırakmayın şu tuhaf trafiğe,
Yüzü devamlı asık gezen,
Şu trafik polisine…
İş yerimde tuhaf,
Müşteriler bile farklı
Hiç bitmeyecek işin
Saatini soruyorlar…
Derler ya müşteri her zaman haklı
Benim durumumu bilmiyorlar…
Lokantaya gidiyorum yemek yemeye
Tuhaflıklar devam ediyor
Devam ediyorum garsonu beklemeye
Sanki çok güzel hizmet etmiş gibi
Bahşiş istiyor, “ufacık bir hediye”
Hâlbuki bahşiş istenir mi?
Verilir…
Böyle garsona da ancak
Çok tuhafsın denilir…
Bunaldım diyorum, park a gideyim,
Biraz oturup kendime geleyim,
İlişiyorum, bir çınar altındaki bank’a
Yavaş, yavaş izliyorum insanları
Pek merak ederim değişik dünyaları…
Fakat bu insanlar çok farklı,
Takmışlar hep aşk’a..
Bazıları çok tuhaf konuşuyorlar
Diyorlar “-Naber, kanka”
Bilmiyorum manasını,
Kalkıp gidiyorum,
“La havle” çekiyorum…
Ya şu kuytu yerdeki
Kız ile erkek kim?
Bizim çocuklarımız mı?
Birbirlerine sarılıp da ortalık yerde,
Ahlaka mugayir hallerde…
Tövbe, tövbe…
Birde her ikisinin de kulağın da küpe,
Bir daha “La havle”
Dedim ya tuhaflık var
Ya ben çok tuhafım bu gün
İçimde yangın var
Ya memleket bir tuhaflaşıyor…
Memleket mi yanıyor?
Öyle ya memlekette
Bin-bir türlü insan yaşıyor,
Dinlisi, dinsizi
Donlusu donsuzu
Sonlusu, sonsuzu…
Yo… Tuhaflık bende
Olamamışım adapte
Peki çare?
Diyebilir miyim bana ne?
Diyemem…
Çünkü bu memleket benim, bizim…
Hepimizin…
25.05.2007
Necati ŞİMŞEK
Ankara
Kayıt Tarihi : 6.1.2011 13:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!