Kalabalık meskenlerin bilirim vefâsı yoktu
Bir safa bahşedelim gel dedim, yüzüme hor baktı
El amân ! Bu şehir içre dönüp dönüp âh ederken
Kim bilir,dil hayrına ne suâller,boynunu büktü
Uyku tutmayınca gözüm,uyutamadım hicrânı
Can ile ten arasına permeperişan hâl çöktü
Cefâsın çektiğim gamlar birikmişse kuytulara
Neyleyim kalabalığı ,sağır sözler dili burktu
Dile sükûneti sordum ;Can mayanda bâki dedi
Sözü söyledi özüme,beni aynaya bıraktı
Yüzüm aynaya değdiği vakitlerin temâşası
Belki de zerredir amma,göz görünce gönül aktı
Hayatın dudaklarından düşüp,cân olan nefeste
Arzuladığım tek bir şey, mâverâya iştiyaktı
Haddeden geçmiş,süzülmüş belki bal olmuş bu demde
İşte o anlar,şükürler duayla ayağa kalktı
Kalbime huzur ,gönlüme inşirâhın düştüğü dem
Ben de insanım,acizim amma bu âlem aşk koktu
Aşk divânında dermana vasl olan,şâd olan gönül
Hem hazân hem bahar görmüş çınar gibi dal budaktı
Bildim...Heybetli çınarlar bazân kuvvetinden düştü
Bazen heybetli kolları,dört bir yana doğru sarktı
Şükür, bu dem'e geldim ki, bir avuç toprak ve sudan
Can eyledi,âr eyledi..."O" ayan beyân açıktı
Derdime derman ver Rabbim ! Ben, bin tövbeyle gelirken
Âh u zârım tuş eyledi,gamlar nâlesinden korktu
Hem ,evvel zaman deminde,demlendi gözümün yaşı
Hem ,hatta gamlar gamlandı ,sükûtlar ayyuka çıktı
Kağıda düşerken kalem, ahvalime mihman ise
Dertlerime kelâm olan yolculukta, Âşk duraktı
'Ne geçmiş ne gelecektir...Dem bu demdir,dem bu dem'
Bu demde 'Sabr ile malûm olan şey, esrâr-ı Hak'tı'
Nihal Mirdoğan
Kayıt Tarihi : 8.4.2019 03:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!