Bu gece o muhteşem şiir yazılmayacak
İklimimin sertliği ayazların tutsağı
Tarçın kokusu duymak isterdim gece boyu
Gözlerimin zemini bu geceden de koyu
Bu gece tek bir nağme arar arar dururum
O nağme gölgesinde belki bir yer bulurum
Hani delinmiş torbamdaki ketum yıllarım
Hangi mahzen odasına çıkar acep yollarım
Bu gece bir yıldızı seçip izleyeceğim
Yıldızım kaçarsa da susup bekleyeceğim
Beni gören ağaçlar bana meczup diyecek
Dallarıyla saldırıp ellerimi çizecek
Balta bile sapını feda edip yakacak
Dostumu düşmanımı görüp yenileceğim
Bu gece o mehpâre şiir yazılmayacak
Bitkinliğimi bir soğuk uyku alır ancak
Kavgalar ıssız bırakmıyor boğuk zihnimi
Bir tutam uykuya muhtaç kelimeler
Yanyana gelmeye de başkaldırır heceler
Parmak uçlarım kırk günlük bir yasa meftun
Ahsas perdelerim hiç olmadığı kadar solgun
İşgüzar teselli hangi diyara saklanmış
Ne bela bir isyan anonsu verdi zabıtlar
Üzengime pusu kurmuş kahır yüklü ağıtlar
Zaman kalleş zırhını giymiş öyle akıyor
Bülbülüm göğsünün kan çiçeğini arıyor
Hangi durak benim hangisidir evim söyle
Hasreti yenemedim , günlerim daralıyor
Bu gece o dilruba şiir yazılmayacak
Ahvalimin şahidi mısraları sayacak
Yüz asırlık lügâtlar yeter mi anlatmaya
Çöl hazır da gözlerim yeter mi ıslatmaya
Telaşlara yenilmek artık ağır geliyor
Tüyüne can verdiğim güvercin de susuyor
İntiharlar kuşandım korkularım da kaçtı
Defterimde gizlenen itiraflar yakıldı
Neden güneş tam şu an yüreğime dolmuyor
Belki soğuk tahtında bensizliğe ağlıyor
Bütün gece yer ağlar altındaki kök ağlar
Köklerin tohumunu serpen bir çiftçi ağlar
Bu fecre dayanamaz barışır tüm kardeşler
Kardeşleri izleyen o dertli çoban ağlar
Bu gece vedalara şiir yazılmayacak
Özlemim bir süngünün ucuna nakşolacak
Hoşçakal , eteğine takılmış güz yağmuru
Hoşçakal , bütün baharımı aldın da gittin
Ardında kupkuru bıraktın bu mağruru
Umuda bükük dallarımı kırdın da gittin
Bir heykel ruhsuzluğu kapıverdi cismimi
Bundan gayrı tek çare unutmaktır ismini
Duvara bir hasret çivisi çaktın da gittin
Hoşçakal , her sitemimi gördün de gittin
İmbatlar kelepçe vurdu senli hatıraya
Lale yüklü gemilerim de vurdu karaya
Yokluğun yürek boşluğumda gizli bir esrar
Nolur reyhanlardan merhem çalın şu yaraya
İğne deliğine sığmıyor kaygılar ancak
Bu gece tereddütsüz şiir yazılmayacak
Ressam olsam bu gece , göğe çizsem ahımı
İnci inci işlesem bulutlara sırrımı
Sureti belli olur fırçamın gizemiyle
Başına da takardım yıldızlardan tacını
Hangi huzur yurdunu işgal etsem bu gece
Hem bir hikaye oldum , belki biraz bilmece
Bu gece , günah torbam epey ağırlaşacak
Sabahın yangınında günahım da yanacak
Kül tablama döküldü bütün dargınlıklarım
Seyyahın ayağında kanar can kırıklarım
Hepinizi affettim , artık kimse kalmadı
Şiirime giremez bu gece kayıplarım
Bu gece içimde celali isyanı çıkmış
Gönlümün gardiyanı tam alnından vurulmuş
Ahraz olanlar niçin işitmez çığlıkları
Dilliler dillerine dilhûn kelâmlar koymuş
Kurşun olsam namlular kabul eder mi beni
Kör terziler elleriyle diktiler kefenimi
Bu gece intikam ufkumda beliren çiçek
Silahlar yüklenmişim her biri kaçak göçek
Aşıldı bütün surlar ordularım yenildi
Vuruken meyusları bana zalim denildi
Kafatasım sığınak gönlüm bir harp meydanı
Minareden her akşam selâlarım verildi
Bu gecenin sabahı dünden vasiyetimdir
Sabaha çıkan serçe biten merhametimdir
Bu gece binlercesine bedel olan gece
Şiirin derininde sana emanetimdir..
Ahmet Hakan Yıldırım
Kayıt Tarihi : 11.5.2023 14:05:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ahmet Hakan Yıldırım](https://www.antoloji.com/i/siir/2023/05/11/bu-gece-beklenen-siir.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!