siyah gecenin koynun da;
tam da demlenmeye başlamıştım..
fon da Müzeyyen Ablanın sesi huysuz ve tatlı kadın.
sen...
o gizemli silüetinle oturdun karşıma;
ağırlamalıydım seni,
herşey kusursuz olmalıydı.
leş kargaları gibi üşüen kelimeleri koydum,
sağ cebimden hırsı,
sol cebimden ihaneti çıkardım...
bütün evi dolaştım sinsice
dolap kapaklarını açtım tek tek.
zamanı kattım kaseye.
yaşanmışlığı,pişmanlığı,
mutsuzluğu meze yaptım servis tabaklarına....
aşkı,sevgiyi,
mutluluğu ortaya karışık yaptım masamıza....
düşlerime su kattım bembeyaz oldular.
hazırdı masamız tüm ihtişamıyla...
ve ben....
şerefine...
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim