” sen benim olmadığın sürece bu cümlenin ilk kelimesi anlamsız”
Kendi hatalarımın okyanuslarına yüzme bilmeden dalan bir dalgıcım Anlatılmaz anların dalgalarını yüreğimin incelenmemiş kuytularına taşıyorum ki seni ve sensizliği paklasın her hissim.
Yaşanmışlıktan aşınmış gelmelere bezirgan gidişler üreten hallerinin “den” halinde değerin doğruları durmadan eksiler üretiyor.Yerelleşen bir Sibirya esintisi yalnızlığımın sahiline senli penguenler getiriyor.
Sensiz her yanım kutup olmuş meğer,acıların penguenleri oynar buzul yaralarımla.Bir kutup ayısı,ayın dolunay haline sana dolanışımı resmetmiş. Gel de artmasın buzulluğum. Küresel ısınmanın sevi ikliminde güzeller iklimimi değiştirmeye başladı. Nemli gözlerin,sensiz kurak sevdamı kurtaramayacak gül bayramlarının gülü. Dedim ya güzellerin sevgi iklimindeyim, birisi çok yakında beni yaza taşıyacak. Cemrelerim bitti gelmedin. Çiçek açan özlemlerim açıldı gelmedin, hazandan azan senli kazanımlar yemyeşilliğe büründü,sen gelmedin. Gelmeler geldi,elde etmeler geldi,imkansızlığın tümleri tümlenip, bütünleşip geldi bir sen gelmedin.
Paylaşmak ve akışmak için açılan bu yelkensiz gemide ben yaralı bir kaptandım,pusulasız sensizliğin denizine doğru rotam,elimde bir not…
Pusula yerine” sen benim olmadığın sürece bu cümlenin ilk kelimesi anlamsız”
>Hayat yaşanmışlar içinde kötü
>Yaşanmamışlar arasında ise
>Anlamsızdı
>Gidişinle geceler
>Nefret saçıyordu gülüm ve ben bu nefretler