Sisin sessiz buğusunda demlenen çay,
Titreyen elimde ve kirli bardakta,
Sayamadım geldi geçti,bilmem,kaç ay.
Beklerken geceleyin ben,bu çardakta.
.
.
Sarı yağmurun inleyen sesi,titrek.
Başımdan ince sızı ile akmakta.
Baksana ıslandı,payındaki ekmek.
Beklerken geceleyin ben bu çardakta.
.
.
Kedi,fare ve köpekler yoldaştılar.
Gölgelerin saklandığı bu sokakta.
Geldiler yanıma onlar,sırnaştılar.
Beklerken geceleyin ben,bu çardakta.
.
.
Uzakta bir oyun ve oyun havası.
Kızıl gelinlikler göründü şafakta.
Sardı yine dünyanın,derdi,tasası.
Beklerken geceleyin ben bu çardakta.
.
.
Firardan nasipler arayan mahkumlar.
Yıldızlardan beter,serilmiş kundakta.
Ölülere bakıpta eridi mumlar.
Beklerken geceleyin ben,bu çardakta.
.
.
Hain şehrin çığlığındaki son şarkı.
Gariplerde ıslık ıslık ve dudakta.
Şarkıların da geceden yoktu farkı,
Beklerken geceleyin ben bu çardakta.
.
.
Evsiz,ekmeksiz,ateşsiz,aşsız canlar.
Sanmayın bizden ve sizden çok uzakta.
Bebelerin tenindeydi akan kanlar.
Beklerken geceleyin ben bu çardakta.
.
.
Bir ana,bir baba,bir gölge ve bir iz.
Zalim elinde çırpınırken tuzakta.
Bakakaldım sadece ve de çaresiz.
Beklerken geceleyin ben,bu çardakta.
.
.
Masum gelinin çiğ etinden beslenen.
Allahsız! Kitapsız! ..Garibi vurmakta.
Keskin,bir acı sızı gönlüme düşen
Beklerken geceleyin ben,bu çardakta.
Kayıt Tarihi : 27.4.2017 12:21:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Savaşlara ve vücutsuz kalan başlara ithafen...

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!