bir yola çıkalım vakit geçmeden
hedefe götürür her iz denmesin
sahralarda şifa suyu içmeden
soluklanmamıza mâriz (1) denmesin
rehavet sinmeden lekeyle pasla
sen sen ol başını göğsüme yasla
bir perde açalım muhayyer fasl’a (2)
sallanan mendile tiriz (3) denmesin
kalbleri parlatan kalay değildir
bu bir tebessümdür alay değildir
elektirik almak kolay değildir
köhnemiş duvara piriz denmesin
kendimize küsüp ayb etmeyelim
arkadan konuşup gayb etmeyelim
saadet bulmuşken kayb etmeyelim
vuslat zamanına kriz denmesin
kulak vermeyelim hava civaya
nur niyaz edelim dağa ovaya
mahkûm olmayalım puslu havaya
muğlak görüntüye bâriz denmesin
bir sabah umuda gelinecekse
aşkda fedakârlık bilinecekse
son söylenen lafa gülünecekse
fıkraya nükteye târiz (4) denmesin
ayağa batmadan diken ve çalı
yüklü meyve versin incirin dalı
niye bedbahtlara verelim balı
„siz yetiştirin biz yeriz“ denmesin
mum ışığı kara güne yettikçe
kelimeler suskun lisan bittikçe
mürayiler bize zulüm ettikçe
„bizler dostuz, biriz!“ denmesin
Böyle nahoş dostluk yaramaz bize
dostlar dost ola da bağrımı eze
zevzek embesiller girmesin söze
"mahbubene güzel deriz!" denmesin
Aydın’ın amacı sevgiyle felah
bön bön bakanları kurtarmaz külah
yabancı değildir elime silah
mahzun aşıklara keriz denmesin
(1) Mâriz = hastalık(lı).
(2) Muhayyer (fasıl) = Türk müziğinde bir makam (ve icrası).
(3) Tiriz = kumaş parçası.
(4) Tariz = imalı, iğneleyici söz.
22 Mart 2018, Almanya.
Kayıt Tarihi : 21.3.2018 20:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!