Bu Bir Düş Olsa, Her Şeyi Düşselliğin İç ...

Mustafa Yılmaz 4
765

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Bu Bir Düş Olsa, Her Şeyi Düşselliğin İçinde Bırakırdım…

Yıkılmış hayatları düşündüm…
parçalanmış umutları,
dağılmış düşleri,
fululeşmiş söylemleri,
düşündüm…
Hepsi geride toz duman bir savruluşun ardında kalmış…

Sevdim kelimesine yaslanmış,
çilelerle,
dudak uçlarına kadar gelmiş,
söylenmemiş sözleri düşündüm…
Kaç kişinin hayatı bu parçalanmışlığın içinde yüzmedi?
Kaç kişi, kendi kendine, savrulmadı kaybolmuş isteklerin ardından?
Zor şartlar, zorlu düşünceleri getirirdi…
Ve
durmayasıya dağılan, savrulan,
gölgeleşmiş hayatların peşinde tutunmaya çalışan benlikler…

Kaybedilmiş bir şeyi kalmamışlarla,
kaybedecekleri her şeylerin peşinden koşan,
sevgi yüklenmesindeki insanları düşündüm…
Gidenin ardından bakanla, kalanın duruşuna bakanları, düşündüm…

Suskun kelimelerin bir anda hıçkırıklarla, ağıtlara dönüşen seslerini, düşündüm…
Toparlamaya çalışıyorum diye terk edilmişliğe uğrayanların arasına koydum kendim…
Çıkış yok bu lâbirentten…

Ne gidenin ardından bakabiliyorum, ne de kalanın kömürleşmiş yüzüne…
Her iki tarafı keskin bir kılıç…
Dar bir yaşama sığan, binlerce cümlelik pişmanlık düşünceleri hep kol kola girmiş sanki bir vah ağıtı içindeki yürek parçalanmaları ile çapraşık yürüyen insanları ve de kendimi düşündüm…
Sonuç gene çıkışsız bir dar düşünce…

Hüznün çocuklarıydık biz…
hüzünle doğduk,
hüzünle büyüdük,
hüzünlü sevgileri sevdik,
yaşadık,
kaybolduk,
dağıldık…
ve avuçlarımızla tuttuğumuz, sadece hüzün kaldı elimizde…

Şimdi hüznü terk etmeyi bekleyerek, gülmelerin peşinde koşmak istiyoruz…
Dar zamanları içimize sokanlar vardı…
Bizi darlıkta bırakanlar vardı…
Bizi bizsiz bırakıp, karşımızda ağlamalarımıza gülmek isteyenler vardı…
Ve biz vardık zavallılaşarak…
Sakin bir yaşamın yaprakları yeşilliğini terk etti, yavaş yavaş süzülüyorlar rüzgârı artlarına alarak
Ve
düşecekler toprağa, çürümek için,
üstlerine basılarak yürünmek için kuruyorlar,
el ele dolaşan sevdalıların üstlerine basarak sevinç şarkılarını dinlemek için çürüyorlar…
Çürüyorum…
Kaç zaman var yaprakların tekrar tekrar çürümesini görmek için?
Kaç zamanım var önümde, çürümek için?
Bölük pörçük zamanlardaki parçalanmış hüzünlerin tamamını içimde gizleyerek çürümüş nefesler almaya çalışıyorum…
İçimdeki parçalanmış hüzünlerle kendi kendimi avutuyorum…
Galiba…

Hüzün en çok yalnızlık zamanlarında heybetini gösteriyor…

Zavallılaşmış bir bedenle yaşayan heybetli hüzünlerle soluk alıyorum sanki…

Bu bir düş olsa, her şeyi düşselliğin içinde bırakırdım…

Ben yalnızın hayatta kalmaları istekleri altında, sevmenin hüzünleşmiş hâlleri içimde büyüyor…
Belki mutluluğu özlemek,
Belki de sevmeyi özlemek bu çürümüş yaprakların altında çürümeden önceki hâlleriyle…

Ben bendeki sevmeyi çürümeden önceki hâlimle özlüyorum galiba…

Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 26.8.2010 13:20:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Menekşe Çizgi
    Menekşe Çizgi

    hüznü sevdik biz evet.....insanlaşmanın belki de gereğiydi.....düşlerin peşinde koşarken takıldığımız bir taşta kanattığımız dizimizin acısını toparlayıp hüzünle, an da saklılara uçurmasaydık uçurtmayı geçermiydi acısı
    yazarmıydı kalem düşsel dokunuşları ilmekleyip...konarmıydı pencereme umudun kırıntılarını bırakan martı....yalnızlığı arkadaş seçmeseydi kendine eğer dönüp duran bu dünyayı terketmek içten gelendi.
    düşselliğin masalsı diyarında hüzünle kolkola sevda......hanımeli kokusunda bulmak özlermleri ne hoş....düş bahçelerinde binbir umutla.....sevgiyle

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Mustafa Yılmaz 4