bir düşlem sabahı;
emirgan korusunda,
bir incire filizlensem eski bir duvarda...
onun gözüyle baksam
erguvanların arasından
-boğazdan-
geçip giden gemilere
baksam doyasıya,
sevdasıyla güneşlenen, sümbüle kibirli lalelere
duysam martı yakarışlarında
-bir daha-
yay gibi gerilmiş bir kadının çığlığını
esrik ter kokan çarşaflarda...
emirgan korusunda;
yıkık duvarından doğaçlı incir olsam,
eski bir köşkün
ortalık, gölüne dönmüşken hüznün
onun yüreğiyle baksam,
gözleri yağmura bulutlu bir kıza
ulaşsa sisleri yırtan, almaşık bir ışık bakışlarıma
doluverse;
avuçlanmış bir kadın memesinin kokusu,
edepsiz devingen ruhuma...
haykırsa ölünmediğini aşk acısından
-ama-
söylese süründürdüğünü;
göstererek,
laleye köleli boynu bükük sümbülünü
asacağım sevdamın gülünü,
...................... asacağım bende,
ihanet eden Yahuda gibi, erguvan dalına...
asacağım;
ayva tüylerinin gençliğinde öldürülen
umuttan güzlenen hüzünleri
asacağım;
utançtan beyaz düşler kızıllaşacak gölgesinde...
bende;
.................yazılacağım
lalelere,
ebruli renklerde...
bu benim son ölmem olacak
zaten;
kırmızı gül hiç kalmadı –ki- çiçekçilerde...
Kayıt Tarihi : 4.4.2007 13:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yahuda; Hz.İsa'ya ihaneti belli olunca kendini erguvan dalına asarak intihar etti. Bu olaydan sonra utançtan beyaz erguvan çiçekleri kırmızıya döndü. Bugün boğazın simgesi olan erguvanlar her bahar yeni bir hayatın ve yeni aşkların başlangıcının temsili olarak anılırlar....
..ama sürünüldüğünü.....
sürünmek ölmekten daha ağır bir yük değil midir sevgili şair?
farklı bir şiirdi
müzeyyen başkır
TÜM YORUMLAR (5)