Çocuktum belki bana hikaye anlatacak kimse olmadı sonra büyüdüm kendi hikayelerimi kendim yazdım…Kahramanda bendım kaybedende.
Öyle kırmızı başlıklı kız, bir varmış bir yokmuşlu hikayelerım hiç olmadı…ben hikayelerimi acılarımdan ve aşklarımdan çıkardım..
Dedim ya Ben kendı hikayelerimin kahramanıydım...ikinci bir kahraman olmamıştı hep tek tabanca oynadım...Güneş ülkesinden çıkıp gelecek bir kahraman bekledim...
Hatırlıyorum bir dosttum bana demiştiki kahramanların ömrü kısa olurmuş…Tebessüm etmiştim ömür dediğin yaşadığın ve yaşamakta olduğun an! ..Önemli olan nasıl yaşadığınızdır yastığa başınızı koyduğunuzda evet ben bu günde kimseyi incitmedim diye biliyorsanız içinizde tarifsiz bir huzur varise siz en büyük kahramansınız bence…Ve eklemişti Adı Dost olan,
Sen iyi bir yarabandısın o an anlayamamıştım ne demek istediğini biraz zaman sonra yarabandının hayatımızdaki ehemiyetini kavramıştım.
O dostumun da yarası iyleşince çıkarıp atmıştı yarasına sardığı bandı aklımda kalmış…
Olmak yada olmamak arasında bir yerdeydim uçurumun kenarında. Yaşadıklarımı gönül heybeme yerleştirdim borçlarımı ödedim küçük kedimi komşuma emanet ettim papatyalarımı bahçivana,son defa taradım saçlarımı aynadaki kendimle vedalaştım,
Duygularım karışıktı bilinmeyen mevsime seyahate..ama gitmeliydim çocuk ellerimdende kirliydi bu dünya.Gidiyordum!
Son defa denizin sonsuz mavisini seyre dalmıştım,giden her geminin ardından el sallıyordum gitmek zor geliyordu…Yavaş adımlarla ilerliyordum boşluğa, gözyaşlarım usulca yanağımdan süzülüyordu.
Gözkapaklarım kapandı serin bir ruzgar esiyordu, bir kaç saniye ve omzumda bir el belirdi merak ve korku aynı anda yaşanıyordu iç dünyamda yavaşça geriye döndüm karşımdaki yüz tebessüm ediyordu.Kısık bir sesle merhaba dedi. Beni tanıyormusunuz? diye sordum başını salladı kimsiniz dedim? senim dedi. Garip bir ifadeydi.Nasıl yani dedim! Senim dedi..! Sen olmak?
Kolumdan tuttu ve ısrarla denize olta atan balıkçıları gözterdi defalarca boş çekilen oltalara rağmen onlar hep bir umut tekrar tekrar oltalarını denize atmaktan vazgeçmiyorlardı.Martıları gösterdi onlardada hayatlarını idame ettirmek için verdikleri gayreti gördüm.Değermi diye sordu? Sustum..! Yaşamak her şeye rağmen çok güzel önemli olan bakışı güzelleştirmekti…Bakılanı güzel eyleyen bakıştı doğru söyluyordu.
Soğuk olmadan sıcağın bir kıymeti yoktu.Acı olmadan mutluluğun.İnsan nasibi kadar yaşamalıydı.Evet dedi? Sustum!
Yaşanmış bir hikayeden kocaman bir hisse verdi bana. İbrahim amcanın bir hastanenin birkaç kişilik koğuşunda ikinci kat ranzasında camdan dışarıyı seyrederken kendine kurduğu mavmavi dunyayı ve aslında İbrahim amcanın masmavi gördüğü dunya sihay ve yüksek bir duvardan başka bir şey değildi.Ama güzel bakmak dedikya İbrahim amca o duvarda kendine masmavi bir dünya kurmuştu.Güzel görmüştü güzel düşünmüş ve konuşmuştu…
Kimsin dedi senim dedim…! Evet dedi evet dedim elimi tuttu gidelim dedi peki dedim…
Bu dünyalı değildi başka iklimlerden gelmıştı cesurdu,uzun ve kömür karası saçları vardı,gözleri bir okyanusun derin meviliği gibi insanı sonsuzluğa seyahate çıkarıyor gibiydi…
Yüzünde anlamlı bir hüzün vardı tebessüm ederken bile hüzünlüydü,sürekli bir şeyler mırıldanıyordu bazen gözleri bir boşluğa dalıp gidiyordu.
Kahkaha attığını hiç duymadım sadece tebessüm ederdi sessiz konuşurdu her sözü binler ifade ediyordu gizemliydi...
Yanlızlığı severdı şiir okumayı edebiyata meraklıydı hep senın gibi olmak ısterım derdi oysa bilmiyorduki ben onun hayranıydım...
Günler geçiyordu zaman su misali akıyordu onun yanındayken her şey çok güzeldi her şey onunla güzeldi insana güven veren umut vaad eden bir yanı vardı…
Kelimelerim onunla anlam kazanmıştı.Kalemin beyaz kağıda her dokunuşu onaydı onsuz hiçbir şiir tat vermiyordu…
Yaren sen benim yüreğimdeki muhacirsin derdim...ben ise ensar...korkuyorum yeni hicretlere çıkmandan... Hayır derdi korkma ben kalmaya geldım seninle yaşlanmaya...
Bazen gizlice ağlardı...Çok acı çektiği yüzündeki çizgilerden belliydi...acılarına ortak olmak istediğimi söylediğimde sende acıma derdi...
Sahi diyordu ne güzelşeysin sen Rabbimin bana tebessümü mutluluğun kaynağı huzurun iklimi sevgi pınarı çocuk yıllarımın elmalı şekeri...
Nesin sen söyle diyordu...
Dostluk fedakarlıktı beklentisiz….Sevmekti kuralsız.Baktığınız her yerde her yüzde onu bulabilmek onu bilmekti.Dostluk aynı düşe uyumak aynı güne merhaba demek aynı duaya el açmaktı…
Dostluk Hz Ebubekirin dostluğuydu Ve dostluğun ötesinde bir şey var ise oda hz Muhammedin Rabbine olan Muhabbetiydi…
Sen benim sadece kahramanım değilisn Dostumsun eşimsin Canımdan azizsin Bana benden daha yakınsın Seni yaradan Rabbime binlerce kez şükr olsun hamd olsun…
Yaren seni çok seviyorum…
08.01.2010 Fatih İstanbul Eray Çomak
Eray ÇomakKayıt Tarihi : 8.1.2010 19:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)