masum gözler vardı sonra
aramızdaki iletişim odakları
sana gülümsemeyi isterdim bir de
ama olanağı yoktu bunun
sanki sonsuzluğun telleriydi
bizi saran çeken
sonra da yok olmanın kaçınılmazlığı
yaşamın üç boyutu
yanı zamanın tuzakları
yalanlamanın
yalnız kalmanın uyuşturucu gücü
hep yüzeysel yaşamların
yüzeysel aşkların iltihaplı yarası
kaldı miras bana
oysa daha küçükken
deniz aşırı düşler kurardım
demek ki sınırı var düşlerin de
gün batımlarında
içime bir rahatlık konardı
ışığın ve rengin olmadığı yerde
başka bir varlığın kıpırtısını duyardım
hep sevmişimdir
fırtına ve yağmuru
hep sordum kendime
neresindeyim çemberin
ama bunun bir önemi yok artık
ve üslerine kapanırken tilkilerin
duvarların yosunlarını kemirirdim
kalabalık ruh yığınları arasında
gözlerim hep kaldırım taşlarını arardı
her mekan değişikliğinde
kendimi biraz daha çözülmüş hissederdim
ve naftalin kokusu doldururdu
boşalan evleri yaz gelince
ben kırlarda gözlemlerken kırlangıçları
şehirlerde cinayetler işleniyordu
sonra kanatlarım kırpılıyordu
savunmasız kalıyordum
bataklıklara gömüldükçe ayaklarım
solucanlar dört dönüyordu zevkten
işte hayatın bu karesinde
şehirlere benzin döküp alevlendirirdim
zalimlikten nasibimi alırdım bende
ağlayan mumlar gibi saf değildi insanlar
masum olan belki de
sadece aynalardaki yüzleriydi
Kayıt Tarihi : 17.7.2007 13:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!