Bu Beden Şiiri - Mustafa Üstündağ

Mustafa Üstündağ
37

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Bu Beden

Ansızın çıkıp gelsen yıkıntıların içinden,
Zaman geçmiyor, silüetin kayboluyor zihnimin içinde.
Dağınık saçlarım gece uykusunu unutmuş,
Umutlarım tukenirken dört duvara hapsoldu bu beden.

Zaman ilaç değil nefesin bugünde boynumda yok.
Düşünceler sancılara dönüşmüş kurulan hayallerle.
Çıkmaza sürükledi beni unutuş an be an ölüme itmekte.
Ömrüm tüketirken dört duvara hapsoldu bu beden.

Bilirsin Fuzuli'yi , Dadaloğlu'nu , Nazım'ı,
Kavuşma namına dökülen terleri bilirsin.
Dağlara sığmayan aşklar bile bir gün son bulur lakin,
Zaman tükenirken dört duvara hapsoldu bu beden.

Gözüm görmez kulaklarım duymaz olmuş lanet aşkın şarabından.
Isdırap çekeceğini bilip atlamak bu yangına,
Yansam da sonu bana ders olmayacak bir sevgi bu,
Nefesim tükenirken dört duvara hapsoldu bu beden.

Destek arar olmuş sol yanım kimsesiz kalınca.
Tekrara düşmeli miyiz sence dönüşü var mı bu aşkın?
Alem dert bilmez , tabii tutar seni benden ayrı tutmaya.
Gücüm tükenirken dört duvara hapsoldu bu beden.

Gecenin uğultusuyla çıktım ayrılığın dar ağacına, bilerek.
Boynumdaki ip değil beni boğan, sanki ellerin.
Sen it sandalyemi gül yüzüne bakarak ölmek tercihimdir,
Göz yaşlarım tükenirken dört duvara hapsoldu bu beden.

Yoruldum, koparacağım aşk zincirlerini bileklerimden.
Saldım seni sevgili uçsuz bucaksız aleme.
Tek olmak korkutur, iyi tanırım hiçligi bu yüzden,
İçimdeki sen tükenirken dört duvara hapsoldu bu beden.

Mustafa Üstündağ
Kayıt Tarihi : 11.11.2023 03:37:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Ayrılığın derin hüznü.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mustafa Üstündağ