Mümkün değil nezaketi öğretmek;
Ömrü dağ başında geçen ayıya…
Büyük hakarettir, tas ikram etmek
Suyunu yalaktan içen ayıya…
Ne teşekkür bilir, ne thanks ne mersi;
Kabalık illeti bu cinste ırsî.
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu ayılar ne taştan korkar, ne taşlamadan anlar...
O, anlamasa da biz anlarız,taşlamanız çok güzel olmuş tebrikler Osman bey.
Sanırım ikinci kıtadaki '... ne thanks ne mersi; ' ifadesi kafiye ve ölçü dikkate alınarak seçildi.Çünkü halk içinde pek muteber sözcükler değil...Bana göre sözlü anlatımda varken Türkçesi, yaygın olmayan, bilhassa Latin dillerinden alınan sözcükleri ulu orta-birilerine hava atmak için-kullanmakta bir başka ayılık.
Tabii bu yazı dili için geçerli değil...
Ayıları uyaran bu güzel şiire on puanı takdim ediyorum
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta