İki kişi vedalaşıyorlar
ama konuşmadan
Hiçbir şey söylemeden
istasyonda öğle saatinde
Brüksel Garında
Tek kelime geçmiyor aralarında
İkisi de yüzlerini ileri çevirmişler
Sımsıkı tutuşmuş elleri
kahvedeki masanın üzerinde
dört el sımsıkı tutuşmuş
çocukların oyunlarındaki gibi
İkisinin de elleri büyük
Oysa adamla kadın o kadar iri değiller
Gri ve yeşil renkleri
ikisi de orta yaşlı
sıradan ama saygın
Sanki derileri bile gri
küçük bir memura benziyor adam
bir yerde küçük bir bürokrat olmalı
Trene binecek olan o
belki de Fransa’ya karısına dönüyor
buradaki kadın biraz daha genç
ama genç olmaktan epey uzak
Belki adam Fransız kadın Belçikalı
savaş yıllarıyla ilgili bir aşk serüveni belki
şimdi kırk yıl sonra
hâlâ buluşuyorlar
sınırları aşarak
Dört el iki güvercinin dört kanadı gibi
iç içe geçmiş
birbirinden ayrılıp
uçamıyorlar
Çok becerikli eller
birçok şey becerebilen
ama veda etmeyi beceremeyen
hatta vedalaşmak için sallanamayan eller
Elleri de ağızları gibi suskun
Adam kalkıyor
Ağır bavulunu alıyor
Kımıldamadan orada duruyor
Kadın başını kaldırıp bakmıyor
Adam bir yere bakmadan
orada duruyor
Sonra yürüyerek uzaklaşıyor
Birden yürüyüp gidiyor
köşeyi dönüp gözden kayboluyor
elinde ağır bavulu
ve ağır çantası
Kadın adamın arkasından bakmıyor
Başını çevirmiyor
Gözünü kırpmadan
ileri bakıyor
Bir sinek
Yürüyor
masanın
üzerinde
Kayıt Tarihi : 8.11.2008 23:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!