Gönderdiğin elçiler oldu;
Tanıştık
Güzel nasihatların vardı;
Okuduk
Yalnız;
Kul eli karışınca aslına
Korktuk
Sakındık.
Kimileri Ateist oldu;
İnanmadı
Kimileri Hacı oldu;
Kudurdu
Bizse;
Kainatın sabrıyla bekledik
Usulca kenara çekildik
İnanmadıkları için varlığına
Birgün nur düşecekti kafalarına
Ve geleceklerdi diye hepsi imana
Bekledik
Ama ne var ki
Akıbetin yolu
Uzadıkça uzadı bre Tanrım.
Ne güzel nimetlerin varmış bu dünyada
Yazık ki
Dokunamadık havanın gayrısına
Kıt kafayla gönderdin buraya
Bölüşmeyi de bilmiyor bu kullar
Bu insan çölünde
Aç-sefil kaldık bre Tanrım.
Gelelim benim mevzuya
Yaşım gençken vaktiyle
Bir hatunu sevdim
İzninle
Daha doymadan şerbet diline
Kara kaşlarını
Kara zülüflerini
Ele güne verdiler gözümün önünde
Bana da
Mübarek düğün gününde
Saksafon çalmak kaldı breTanrım.
Yakalamışken bu anı
Hemen dalalım politikaya:
Dünyaya bir el atsan tekrardan
Yoksa bu düzen
Değişmez insanlara bıraksan
Bir başkası gelmiş başa
Yalandan
Artık halk da anladı anlayacak
Kim gelirse
Aynı tas aynı hamam.
Emirler uzaktan geliyor çünkü
Buna 'Global Dünya' dediler
Çekilen nutuklar
Palavra breTanrım.
Sana itaatım yine sonsuz
Eğer gelirse o tarafa bu çulsuz
Bir daha öyle yerlere atma bre Tanrım.
Biliyorum
Sağ komazlar beni bu hatla
Kefen-tabut da vermezler hani
Oturtup yollarlar namüsait bir durumda
Eğer bu halde rastlarsan bana
Kusuruma bakma bre Tanrım.
2001 Ankara
İlhan ArslanKayıt Tarihi : 9.8.2006 18:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)