bindiğin atları koşmuyor seri
yankılanır sesi nal bozuk bozuk
yüreğin kabarmış çıkar ekseri
baktırır olsan da fal bozuk bozuk
ebem derdi bele sarıp kuşağı
"nerede eskinin buğday başağı "
ağ kurtları sarkar baştan aşağı
çürümüş meyvası dal bozuk bozuk
dert mezatı kalır üstte ihale
para pul cebin de yoğusa hele
yanaşmıyor dostlar asla mahale
sıfır şu morali hal bozuk bozuk
değişmek gerekir gayrı nöbeti
fani dünya bize oldu gurbeti
üretici dayar şeker şerbeti
yapsa da arılar bal bozuk bozuk
ilaçlı olması canını sıkar
adam köfte kıyma aldım mı yıkar
giydiğin urbası defolu çıkar
çarşısı pazarı mal bozuk bozuk
getirip ekmeği banın tiridi
akıyor içimin yağı eridi
eskiden beridir gözü kör idi
kulakta duymuyor lal bozuk bozuk
oturduğu yeri temiz havalı
neylesin bir insan şapşal avalı
istersen üstüne giyse çuvalı
güzel gine güzel şal bozuk bozuk
fakirem her külü kolaylı yutmaz
velakin bu dert bizi uyutmaz
ah ölür gideriz yine de tutmaz
kimseler ucundan sal bozuk bozuk..
Kayıt Tarihi : 24.4.2014 17:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!