Bozsam tüm oyunları, yıkasam kirli yürekleri,
Ne var ne yok silsem tüm acı izleri.
Saklasam gözyaşlarımı, toplayıp kederlerimi,
Hüzün kokularını, yangınları,
Her şeyi tarihin en eski sayfalarına hapsetsem.
Muson yağmurlarıyla asırlarca yıkasam kalbimi,
Bir bir sarıp yaralarımı.
Gönlümdeki umutları fırlatsam rüzgâra,
Savurup dağıtsa tüm cihana,
Mutluluk bulaşsa gamze çukurlarına,
Kirpik uçlarına, vedahi dudak kenarlarına.
Bozsam tüm oyunları, yalanları, günahları,
Bir kibrit çalıp yaksam bir bir,
Sonra oturup izlesem,
Kötülüğün nasıl mağlup olduğunu,
Mutluluğun nasıl eşsiz bir gülüşle doğduğunu.
Ve güneş, şafaktan huzur için doğsa,
Üstüme başıma dökülse,
Mutluluk bulaşsa saçlarıma, ellerime,
Yüreğime, göz bebeklerime,
Vedahi eteklerime dökülse.
Sonra bir şarkı gibi çalsa içimde bahar,
Bir kuş kanadıyla değse yüreğime,
Ne geçmişin yarası kanasa ne de dünün yorgunluğu,
Sadece şimdiye sarılsam, umutla, aşkla.
Ellerim titremese artık kederden,
Gözlerim dolmasa eskiyen acılardan,
Bir an olsun inansam yarınların güzel olacağına,
Bir çocuğun kahkahasında, bir rüzgârın dokunuşunda.
Ve eğer mümkünse, sadece bir anlığına bile olsa,
Hüzün bile içimde gülümseyerek uyusa,
Ben de mutlu olsam biraz...
Olmaz mı?
Kayıt Tarihi : 6.3.2025 19:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!