Bozkır Güncesi Şiiri - Nevzat Konşer

Nevzat Konşer
13

ŞİİR


8

TAKİPÇİ

Bozkır Güncesi

/ Aşk içindi her şey /

N.
ak başlı bir kartalım ben ıssızlığında yârin
Toroslar'dan süzülen Orta Anadolu'ya tülbent yeşili

ah benim yalnızlık mağduru gölgem
soyundukça bozkıra enser vuran bendimin sipahisi aklım
feri silinmemiş rüzgâr yüreğim
perçem gibi salınıyor tarihin terli atlasından
en göçebesindeyken mai ruhlu zamanın
vuruluyor demine Konya sarısı tenim
şimal gözlerine dalarken Akdeniz'in

duman kirinde, gönül isinde ufukların nabzı
seyiriyor gözümde tiril bir memleket hatırası
ey eteğini toplayıp süzülen bezgin bulutlar
ey seherde bile mümtaz olan gün kızılı akşam
ben laçin gözlerimde kaç elem eskittim
kaç avaz bıraktım kanat açtığım yörelere
tırnağımda toprak kokusu varken Anadolu'nun
azığımda dört mevsim nimet-i cennet

E.
dağlarımda rüzgar esnemesi soluklandığım akşam
kuzguni bir fotoğrafın patikalarında dinlenirken seyyah ruhum
yar düşüyor gözlerimin vadisine Erciyes beyazı
Hasan Dağı'nda yankılanırken kurt uluması sesim
çilekeş annelerin mersiyesi yükseliyor Çavuşin'den
ah! işte dirgen tutan nasırlı çocuk ellerim
ve Kızılırmak'a dokunan bileklerimdeki nabız
nerede atıyor şimdi Avanos yürekli damarımdaki kan?

taşların bile hamurlaştığı delikli heykeller
sanki ruhunu taşıyor ilk çağın yalnız insanlarının
ne mimar ne şair ne de bir ressam dokunuşunda
çoğalıyor göğe yükselircesine perili bedenler
Göreme' yi eski bir saltanat sarığı gibi sarıyor
uçsuz bucaksız düşlere denk gelen tüfler

duyuyorum/ Lale devri'nde uzanıyor sadrazam selamı
yoksa bu gelen Muşkara' lı İbrahim'in sesi midir?
cami saflarına bile dokunurken mühürlü eli
medreselerle donanıyor küçük bir köyün silueti
ki o yollarda avuç avuç sular içtim çeşmelerden
hamamlarında yıkandım şanlı Muşkara' nın
ayağımda dikenleri gül olurken bu yeni şehrin
şakaklarıma vuruluyor şarap tadındaki nazlı Ürgüp

V.
bir kadın geçiyor başında allı bir kefiye
ayağında toza bulanmış eski kunduraların sesinde
düğün alayları varmışçasına diri ve şakrak
ardında üç beş karartı/ birkaç çocuk...
uzaklardan ıslak türküler düşüyor gecenin eleğine:
‘Şen olasın Ürgüp...' ‘Karanfilim Buşda Buşda...'

harmandalı gecelerde yere düşen yalnız ay
/Arzu ile Kamber'den çaldığım şavk/
ışıltısında çağırıyor çok eşli yıldızları
bir kızın gelinliğini taşımak için yarına
gönderdeki bayrak gibi duran dam kırmızı
şık şık ediyor öğülme/li fotoğraflarda sevinç
ah benim üveyik kuşum... hadi ‘saysana'...

Ş.
yalnızlığın serin andını içmişçesine
ellerine maşrabalar tutuşturduğum susamış rüzgâr
taş/kın evlerine uğradığım, emeklerinden öptüğüm
masallarını dinlediğim sevecen dedeler
ve nineler eleğini kerpiç duvarlara astığım
yüzleri toprak çatlamışı, dizleri yorgun

davul sesleri bozlak ağızlarda tıkanan
ve susan zurnaların ağlamaklı sesinde
kuşların selamıyla hüzün dokuyan Eylül
yapraklarını sunuyor hazan bağlarına
ah bu mevsim ağıtını sineye çeken gönlüm
kırlangıç dönümlerinde tutuyor şair ellerimi
yankılarını duyduğum ve ağladığım anneler
oğul gibi koyduğum şalvarlarına kendimi
üzüldüğüm ve yandığım koru koruna
ayağımı basamadığım ezinçler
çünkü kuş bakışı yazılır bazı şiirler

yüzüp yüzüp sesine yal/vardığım cura
yareni oldum Divan sazının dibinde boğuldum
türküler söylettim peri padişahına

E.
aşktan ırak, şaraptan keskin
yalnızlık... gözemde ambar dolusu
nağmelerle şebnem düşürdüğüm şehir
bakma öyle acımış gibi nazenin

yalnız ceviz gölgelerine münzevi
bakışımı doladığım yol, vira yarılmış vadi
engebesine bağdaş kurduğum yayla
‘tepesi delik' yamaçlarında kanatlarım
‘karnıyarık' tepelerinde mahrum
‘dağ ocakları' nda şulesi ölü...

heyhat, çarığını unutmuş işte İsa
kollarına yükselirken mesel sahibinin
taçsız kalmış kilise/ Çarıklı duvarlarda
sütunları tozlanmış ibadetler...
kayaların mum yaktığını gördüm
/miladın az sonrasıydı/
hicret tepelerinden usul
azizlerin gözleriyle yapılıyordu vaftiz
İncil işleniyordu havarilerin elinden
bitkin duvarlarına Tokalı' nın
Meryem busesiydi dehlizlerde ışık...

H.
bozkır çiçeklerinden kolyeler astım
küskün meşe ağaçlarına
hançeresinde yüzü koyun dağların
tüflü yaylalarında eskittim güneşi
kırkikindi yağmurlarında
buğday tanesiydi yüreğim
silkindi hicabından/ hasat zamanlarında

göğün eksik yerlerine bakıp ünlü kalede
dört kez nefeslendim, dinledim burçların sesini
mazgallarında hıçkırdım kırk iki kez

müezzin mahfiliydi altın yaldızla işlenen
/Kurşunlu Cami'de kıldığım Cuma/
hutbede bile yazıyordu (d) okunaklı gözyaşım

ah bir şiirlik olur mu tasviri sevdanın
bir nefeste vurulur mu bin başlı nefs
el verir mi dergâhta gül olmak için Bektaş
yokuşunda doğrulmadan çilenin?
desem ki Balım' dır adım,
cemaline maşuk pir yanım
serdim hırkanı dağ çiçeklerine
hıçkırdı kızıl su/ elif olmak için

İ.
peri bacalı ordulardık bir vakit
buhurdan oluyordu güvercin uçuşlu periler
düşlerimizin akşam yelinde
Türkçe çalınıyordu bir dilsiz kaval
sükutuma virgül koyuyordu bozlağın Kırat'ı
kulağımda lâldi dört nala

eski göllerin içinde oynadığım
çocuk ellerimde sünger taşları
geliyorken koyunları ufukta gizli yaylalardan
meleyen seslerine kurban minik çobanın
/yalnızlığım çalıkuşu.../

bulut bulut dökülürdü şakaklarıma merak
asûman ordularıydı katar katar
kanatlarımın altında gizlediğim
nakış nakış işlediğimdi iplik ucunda zaman
boya otuna bandırdığımdı gönül kırmızı
çarşılarında dolaştığımdı ıslık ıslık/ mavera şehrin
halılarına uzandığımdı/ saflarında oturduğum beş vakit
zülüflerini kıskandığımdı Göreme/diğim...

R.
yatırıp yalnızlığımı soksam şimdi Damsa Suyu'na
yeşertebilir miyim Haziran kurumuşu otlarımı
dokunsam yedi veren semahlarınıza

iğde çiçeğinizden çalsam bugün
bir evlat kokusu gibi unuttuğum baharı
çakırcan bahçelerinden tutsam ellerinizin
hüzün bağını
küçük ekeneklerinizde kalsam
fidan olsa devrana mecruh ömrüm
bitirgen dudaklarınızda

bir yanım çanak tutar çömleklere
tavşan tozağı karlarda kalır bir yanım
vurulurum yürek sesine Ürgüp çocukların
ehramım Anadolu...

Temmuz 10

-2010 Kapadokya Uluslararası Şiir Yarışması 1.lik Ödülü-

Nevzat Konşer
Kayıt Tarihi : 29.5.2011 01:03:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Nevzat Konşer