insanlar gürültü yapmayı sever
sesler azaldığı zaman kaya çatlağında
seslenen kalmayınca pembe evlerden
alır avcuna kuş kadınlarını
tehlikeli kayalardan geçirir
davul sesini keman teline çevirir
insan bir iniltidir sayfa uçlarında
yazılır, anlaşılmaz, susar duyulmaz
sonsuzluğun merkezi dünya
dostlardan mektup bekler karbon kopyalı
vurur davulun tokmağına
bağırır papaz çırakları
yaşadım saymayın bendeki katmanları
kuş sesi çıkarır sevdiğine
anlamadın bir türlü kanatlı canavarını
son sesi kalp iniltisidir
ayrılık ve bozgun tohumlarından
tıs der susar, en küçük gürültüsü
insanlar bir dikenli çalı
yangın çıkarmayı sever, ateşi eksildiğinde
alevi kısılmışken dürüst insanlar yurdunda
kasaba evine ateş yakar, buz parçacığından
sıcaklık kalmamıştır onun evreninde
sevgilisi yataklama, arkadaşları derin koy
evi, odası keseli kurt
sormayın ona destek direklerini
parmak izi bırakmadan çıkarılan yangınları
dumanda boğuldu su kabakları
uykudayken bile tehlikeye düşmez
yanar durur onun çırası
insanlar azalmayı, kaçmayı sever bir türlü
porselen dişleri gülmemiş
insanlar ağlamayı sever, hangi biri
son gününde tüy bulut
savaşlar karartır siyah dumanlarla yüzünü
insanlar silmeyi sever barut hakkını
her silah patlayışına bir imza
gözyaşları kireçli bir salgı
ağlar çit bitkilerine, barış ağaç kabuğu
çivi çakar ihtiyar dağlara
kan üzerine acı çeker büyük sığlıklarda
ağlasa, yanakları benzer karadut ağacına
sussa, horoz dövüşünden gürültüler gelir
yangınlar benzer ağaç dalına
Kayıt Tarihi : 11.6.2012 20:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

İçimizde yangın var, dışardan körüklenen
Türkü,Kürdü,Çerkezi, içine sürüklenen
Böyle eşsiz bir vatan, sanmayın ki bulunur
Uyan Türkiyem uyan, yoksa son uykun olur
Koskoca bir tarihin, değiliz ki farkında
Sana düşman kumpasın, eziliyoz çarkında
Geçmişi unutsanda, düşmanın unutmuyor
Dostluk,barış mesajın, kimseyi avutmuyor
Haçlı zihniyetinden, anladın ki fayda yok
Uyan Türkiyem uyan, bunca acı sana çok
Artık geri dönüş yok, birleşin tüm yürekler
Bu vatan hepimizin, şehidim bunu bekler
Yeni bir sayfa açıp, dünyaya haykıralım
Türkü,Kürdü,Çerkezi, özgürce yaşıyalım
Yedi düvel geldi de, böyle yıpranmamıştık
Çünki biz! hepimizdik,fitneye kanmamıştık
Ben /sen /o ,biz /siz /onlar,negatif aksiyonlar
Vatan bayrak sathında,örtüşmeyen şablonlar
Ben, sen, o gailesi, bencillik ifadesi
En muteber deyim se, hepimiz kaidesi
Kimi Türk diye dursun.kimi Kürt kimi Çerkez
Vicdanına danışıp, tarihe baksın herkez
Altında sessiz yatan, üstünde kalbi atan
Kolay mı kazanıldı, kanla sulanmış vatan
Ne onlar ne siz ne biz, bütündük içimizde
Bu vatan kurtulduysa,utkusu hepimizde
Konu vatan olunca,kudsiyetim bayraktır
Milliyetim kırmızı, mukaddesatım aktır....HAZ
ince ince okunacak bir şair..ince ince...
...sayın Arap Naci beyi duyarlı davranmasından dolayı canı gönülden kutlar, DERİN YAPILANMALARI VE ÖZELLİKLE pkk TERÖRÜNÜ AÇIKÇA LANETLER, şehitlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına da sabrı cemil niyaz ederim.
...yaşasın kardeşlik kahrolsun eli kanlı, yüreği kinli lanetli deccal taifesi.
hem örgüsü hem görgüsü yerli yerinde..
pkk nın ölüm saçtığı bir güne denk gelmesi,şiirin özelden verdiği mesajları daha da anlamlı kılıyor...
barış sürecine karşı olduğu bugün açıkça belli olan pkk cinayetleri kınıyorum..
gözü yaşlı tüm kürt ve türk ana ve babası adına lanetliyorum bugün yapılmış olan kanlı cinayeti..
pkk nın arkasındaki güçlere çağrımdır..
evlatlarımızı bizlere bırakın..
EDI BESE-(YETTİ ARTIK)
Ne Gelir Elimizden İnsan Olmaktan Başka/Edip Cansever
I
Ne çıkar siz bizi anlamasanız da
Evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar
Eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da.
Hiçbir şey ! Kadınlar geçtiği o kadın kokusu anlarında
Yıkanmış, mayhoş ve taranmış duygularıyla
Dönüşür içimizde az menekşe, bir sarmaşık
Menekşe, hadi neyse, mor deriz sarmaşıklara
Mor deriz, mor bilinir çünkü, bir yandan güneşler kurur
Her yandan güneşler kurur, sanki yaz günüyledir
Bir adam kayboluyordur bir taşra sıkıntısıyla
Deriz ki, 'şuram ağrıyor' bir de, 'başım dönüyor', 'yanıyor
avuçlarım'
Belki de bir çığlık mı bu, bu seziş, bu yakınma
Bir çığlık, hem de nasıl, katılmış, donmuş,yaşıyorcasına
Uzansak ellerimizde uzansak avuçlarımızda, bir çığlık
Nedir mi ellerimiz-korkunçtur bir elin bir köşesinde insan
olmalarıyla-
Korkunçtur insan olmalarıyla kıyısında bir yüreğin
Kıyısında gibi yangından, çok karanlıktan geçilmez caddelerin
Ve korkunç anlamsız gözlerinde ha dünya ha bir park
bekçisinin
Korkunçtur insan olmaları, bir ceset, suda bir şapka gibi
sallanaraktan
Bitmeyen bir selam gibi, hastayken, inceyken, yalnızlıklarda
aranan
Korkunçtur-bunu anlıyoruz-bir yüzün en çoğul beyazında
Korkunctur insan olmaları güz ortalarında, eriyen türbe
ışıklarında
Ve korkunçtur eriyip kaybolmaların bir köşesinde insan
olmalarıyla
Korkunçtur korkunç!
Diyerek: ben kimim, kime anlatıyorum, neyi anlatıyorum
ayrıca
Neyim ben, bu olanlar ne, ya kimdir tüketen isteklerimi
Tüketen kim. Hani görmeden daha, sezmeden herşeyin bittiğini
Ama ne zaman saçları kurularken çok eski bir alışkanlıkla
Çökerken üstümüze bir sözün, bir gümüş kupanın o sebepsiz
inceliği
Ansızın bir ürperişte: bitti mi herşey bitti mi
Yoo, hayır! öyleyse kimdir tüketen isteklerimi
Bir rüzgar, duyulup binlercesi birden bir rüzgar
Birakıp giden beni bir kenara, bir uzağı, yada bir boşluğu bırakır
gibi
Ve ben ki hazırımdır bir süre unutulmaya
Ama hep sorulur gibidir benden: ben şimdi ne yapsam acaba.
Ben şimdi ne yapsam, ben şimdi ne yapsam kaç kere yalnız
Hem bunu kaç kere söylemek, ne türlü söylemek adına
Eskimiş fırçalarda, kırılmış şişelerde, tozlanmış ilaç kutularında
Okunmaz kitaplarda, uzaksı giyişlerde çocuksuz avlularda
Anlamsız kahvelerde, bir yolun çok ucunda, asılmış koyun
butlarında
Ben şimdi ne yapsam, ben işte ne yapsam kaç kere yalnız
Kaç kere yalnız, ama kaç kere yalnız, gene kaç kere insan
olmalarımla
Kapansam, evlere kapansam, yıkanmış bir deniz bulacaksam orada
Anılar bulacaksam- anılar mi dediniz ? ne sesli bir vuruşma
Odalar bulacaksam, odalarda kadınlar, çiçekler, çok aynalar
Rakılar, gene rakılar, kırıklar sonsuz yaralar
Bulacaksam orada, bir koltuğu bir koltuğa doğru
Bir yüzü bir yüze, bir eli bir ele doğru yaklaştıran çocuklar
Sinekler bulacaksam, kaskatı yapan boşluğu, sinekler
Zorlanmış bir gülüşten-iğrenip birden-kusmalar, bulantılar
Bulacaksam belki de: susanlar, bilmem ki niye susanlar
Ölüler bulacaksam-ölü gözleri onlar, cesetler, giderek dışa
vurmalar
Ne dedik, dışa vurmalar mı, yani ilk aydınlığı mı ölümün
Ölümün ilk aydınlığı mı, ne dedik, sahi biz ne deseydik bu
konuda
Ne deseydik bilmiyorum, ama var bu kadarcık birşey insanın
sonsuzunda
Bu kadarcık bir şey-İyi ya, peki, şimdi kim var sırada
Sakın haaaa!. biz yoğuz, bizi unutun, yok deyin adımıza
Yok deyin çünkü biz..biz işte korkuyoruz ne güzel korkumuzla
Ne güzel ellerimizle.. Başlayın, hadi başlasanıza
Örneğin bir kahve falı ? Az müzik ? Diyorum biraz İskambil!..
Ama hiç seslenmeyelim-seslenmeyelim-içimizden oynayalım
ayrıca
- Dört kişiyiz!
- Hayır on!.
- Bin kişiyiz!
- Bana kalırsa..
Ne kadarcık bir fark var bizimle bütün insanlar arasında
Öyleyse başlayalım: Koz kupa! Ah şu sinek onlusu bire bir
unutulmaya
Çayınız soğuyacak! Çayınız mı dediniz ? Ne tuhaf biraz
anlıyorum
- Üç karo!
- Pas diyorum!
- Susalım baylar, dört kupa!
Ah şu sinek onlusu! Koz kupa! Çayınız mı dediniz ? Susalım!
Susalım-Niye susalım-Anılar mı dediniz ? Ne sesli bir
vuruşma!
Ya sonra ? Bırakın şu sonrayı, bilmem ki nedir o sonra
Gene mi, başladınız mı ? peki şimdi kim var sırada
Sakın haaaa!. biz yoğuz, bizi unutun, yok deyin adımıza
Yok deyin çünkü biz..biz işte korkuyoruz ne güzel korkumuzla
Ne güzel ağzımızla.. Yok canım, ben var ya, istiyorum sırada
olmayı istiyorum-Sahi mi- ama isterseniz siz olun
Siz olun, biz olalım kim olacak ? -Hep böyle oyalansanıza
Yani 'Şu sinek onlusu, susalım baylar, koz kupa.'
Gibi oyalansanıza
Biraz oyalansanıza.
Bir oyun başka olamaz oyundan gibi
Bir söz başka olamaz sözden gibi
Bir şey başka olamaz şeyden gibi
Tam öyle gibi, varıyor gibi bir mutluluğa
Ne gelir elimizden insan olmaktan başka
Ne gelir elimizden insan olmaktan başka
Ne çıkar siz bizi anlamasanız da
Evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar
Eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da.
Hiçbir şey ! Kimse bir gün gözlerimi sevmeyecek korkuyorum
Bir yaşlı kadın en erkek boyutunda
Kendisiyle çiftleşecek kaç kere yalnız
Kaç kere yalnız, kaç kere şaşırmış, bitkin kaç kere
Bir ölgün ses bulacak sesinden çok uzaklarda
Vardır ya, hani bir yer, uzakta çok uzakta
Ölüm mü- yok canım, çok sesli bir evrende çok erken daha
Üstelik bilmiyoruz da, doğrusu bilmiyoruz, ölüm mü, bunu
hiç bilmiyoruz
Diyoruz: yaşasak çıkmazları, sevişsek olmayanlarla
Tavşansı sıçramalarla bitirsek şu ormanı
Böylece, niye olmasın, işte bir orman daha
Sanki bir gölgeye geldik; yorulduk, acıktık, susadık biraz
Ve doyduk, ve içtik, ayıldık bir anlamda
Ayıldık ve sorduk, baktık ki hep ormandayız
Kaç kere ölmemişiz, kaç kere sormamışız, bu kaçıncı dalgınlığımız
Yani kaç sesli bir evrende kaç kere yalnız
Ne ölmek, ne ansımak! sadece yaşamakla
Tam öyle gibi.. Demeyin: eh, biraz yorulsak da
Demeyin, sakın haa, yok şu kadar bir şey insanın sonsuzunda
Biz şimdi ne yapsak, biz şimdi ne yapsak, biz işte biraz
bilmiyoruz ya
Diyoruz: yaşasak çıkmazları, sevişsek olmayanlarla.
(1961)
TÜM YORUMLAR (11)