İzmir Dokuz Eylül Dağcılık ve Doğa Sporları Derneği (DEDAK) ’ ın düzenlemiş olduğu Bozdağ Zirve (Rakım: 2157 m.) tırmanışı için 17 Ocak 2010 Pazar günü sabah 07.20’ de ekip arkadaşlarımızla buluştuk. Gece sabaha kadar yağmur yağmış ve hala da yağmaktaydı. Böyle yağmurlu bir Pazar sabahında Bozdağ kasabasına doğru yola koyulduk.
Bozdağ’ a geldiğimizde yağmur dinmişti. Bozdağ kasabasının içinde hiç kar yoktu. Ancak zirvelere yakın yerlerde karlar görünüyordu. Zirvelerin üzerinde ise kara bulutlar vardı. Yaklaşık 85 dağcı, yürüyüşe katılmak için İzmir ve Kocaeli’nden gelmişlerdi. Dağcı arkadaşlarla tanıştıktan sonra, rehberimiz Mümtaz Saygı hocamız katılımcılara: “ hoş geldiniz” diyerek. Ekibe yeni katılan arkadaşlara yürüyüş kuralları ve yürüyüş parkuru hakkında bilgi verdi. Katılımcılar fiziki yapı ve kondisyonlara göre gruplara ayrılarak, Bozdağ Mermeroluk batısındaki klasik rotamızdan yürüyüşe başladık.
Ormanlık alandan geçerken ılık esen rüzgârın uğultusu adeta kulağımızda hoş bir melodi oluyordu. Çam ağaçlarının kokusunu burnumuzda hissediyorduk. Bol oksijeni ciğerlerimizin en uç noktasına kadar çekiyorduk. Böyle ormanlık alandan geçerken yaklaşık yarım saat sonra şırıl şırıl akan bir dere ve şelale karşımızda duruyordu. Burada kısa bir mola verdik. Bu güzel manzaraları seyrederken bir yandan da cıvıl cıvıl kuşların ötüşünü dinliyorduk. Bu kısa molanın ardından yürüyüşe devam ettik. Yaklaşık bir saatlik bir yürüyüşten sonra ormanlık alan bitmişti.
Zirvelere doğru çıktıkça rüzgâr sert esmeye başlamıştı. Gölcük Gölü’nün göründüğü yerlere geldiğimizde karlar başlamıştı. Zirvelere çıktıkça kar kalınlığı artıyordu. Karların üzerine bastıkça “hart, hart” diye çıkan sesle yürümek bir harikaydı! .. Bu yılın ilk karlı kış tırmanışıydı. Zirvelere yaklaştıkça rüzgâr iyice şiddetini artırmıştı. Balıksırtı karlı yerlerden geçerken rüzgâra karşı direnmek için batonlarımızı sımsıkı tutup karın derinliklerine saplıyorduk. Kar kalınlığı bazı yerlerde 85 cm kadardı. Yaklaşık rakım 1800 metreye geldiğimizde bir sis bulutunun içinden geçmek zorundaydık. Sis bulutunun içine girdiğimizde görüş mesafemiz iyice daralmıştı. Yaklaşık 5 metreye kadar inmişti. Önümüzde giden beşinci kişiyi ancak görebiliyorduk. Bu yoğun siste zorlukla yürüyebiliyor adeta bulutlarla dans ediyorduk. Bu böyle yaklaşık yarım saat, zirveye kadar devam etti.
tuzak ev,dilsiz baba,yenik anne...
İşte hepsi bu...
Hayallerini yak,evi ısıt.
Gideceğin en büyük oda arka odan.
İçerden sesleri geliyor annenle babanın,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta