Senin için niyet ettim Hüdaya
Gel yetiş imdada boz atlı Hızır
El atarsın yetmiş iki gedaya
Gel yetiş imdada boz atlı Hızır
Darda kalan senden bekler eleman
Musa ile kardaş oldun bir zaman
Yusufu çıkardın derin kuyudan
Gel yetiş imdada boz atlı Hızır
Sabır oldun şu Eyyubun derdine
Koç getirdin İsmailin yerine
İsa ile çıktın Hak seferine
Gel yetiş imdada boz atlı Hızır
Yoldaş oldun Hz.Muhammedin göçüne
Perde çektin mağaranın içine
Yardım ettin yaşlısıyla gencine
Gel yetiş imdada boz atlı Hızır
Hasanla,Hüseyin hasta yatakta
Ali ile Fatıma hep ağlamakta
Hakka niyaz edip niyet tutmakta
Gel yetiş imdada boz atlı Hızır
Şahım niyet etti üç gün oroca
Hasanla,Hüseyin şifa bulunca
Boz atlı Hızırdı gelen o gece
Gel yetiş imdada boz atlı Hızır
İki gün iftarda sofra serdiler
Sofranın içinden lokma verdiler
Hasanla,Hüseyin şükür dediler
Gel yetiş imdada boz atlı Hızır
Üçüncü gün gene sofra serildi
Cümlesi sofradan iftar eyledi
Şahım Hak bizlere himmet eyledi
Gel yetiş imdada boz atlı Hızır
Gönül perdemizi açıp bakalım
Pirin sofrasından nasip alalım
Aliden gayrısı değil bilelim
Gel yetiş imdada boz atlı Hızır
Can Baba her daim çağırır seni
Hem gamda,efkarda tek koyma beni
Lokmanı pişirip dağıttık yeni
Gel yetiş imdada boz atlı Hızır
Ozan Doğan Can Baba
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta