Tarif türlü türlü, tat başka başka
Gizemli yapının adıdır sevdâ...
Gönül sarayında görkemli köşke
Açılan kapının kodudur sevdâ.
Mecnûn’a sorarsan, Leylâ’yı anmak,
Ateşte alevsiz yanmaktır sevdâ...
Her sabah umutla güne uyanmak,
Lokmayı ağuya banmaktır sevdâ.
Sevginin sonsuzla çarpılmış hâli,
Hayatın uzanan elidir sevdâ...
Her fâni beşerin düşü, hayâli,
Tarifsiz duygular selidir sevdâ.
Ferhat için hicrân, bitmez karakış,
Mendilde alevli nakıştır sevdâ...
Aşılmaz yüce dağ, çıkılmaz yokuş,
Yollara kederli bakıştır sevdâ.
Uykusuz geceler, yorgun iki diz,
Çıkışı olmayan dehlizdir sevdâ...
Mânâsı pek derin, mahiyeti giz,
Dalgalı, girdaplı denizdir sevdâ.
Kerem’e kum çölü, bezdiren diyâr,
Dilinden düşmeyen "ey yâr!"dır sevdâ...
Veysel’in sazında tellere ayar,
Hüzünlü bahardır, bir har’dır sevdâ.
Gâh yüzde tebessüm, yaşlı gözde fer,
Hasrete direnen neferdir sevdâ...
Gâh muhkem kaleye beyhûde sefer,
Özlemle beklenen zaferdir sevdâ.
Meçhûle uzanan âfâka dâvet,
Sînede yangına evettir sevdâ...
Sinden ötesine uzanan halvet,
Vuslata ermeye niyettir sevdâ.
"Burdayım" deyip de, geçmezse ele,
Belli ki tuzaktır, hiledir sevdâ...
Edîb’e ilhamdır verdiği çile
Kalemi söyletir...Böyledir sevda...
Vuslata varana köledir sevdâ!
Kayıt Tarihi : 8.2.2016 18:18:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!