Ne güzel günlerdi o günler
Şehvet ile daha tanışmamıştık
Saftı masumdu sevgimiz
Kumrular gibi sevişiyorduk
Martıların çığlıklarına karışıyordu
“ Seni seviyorum “ sesleri
Aşkımıza şahitlik ediyordu
Boğazdaki
Kaptanlar,balıkçılar
Çiçekçiler,simitçiler
Saatleri saniye yapıyorduk
Bir birimize sarıldığımızda
Bir bakıyorduk hava kararmış
Apar topar
“ Evdekiler merak etmiştir “ deyip
Zar zor yetişiyordun kırk bir CE ye
Böyle de geçti zaman
Tadı damaklarda kalan
Rüya gibi günler haftalarla dolu
Bin üç yüz kırk bir gün
Ne zamanı durdurabildik
Ne kıymetini bilebildik
Ve şimdi
Böyle de geçiyor zaman
Sen yoksun diye
Bir kez olsun inmedim
Beşiktaş sahiline
Martılarla konuşmadım
Boğazdan geçen gemileri saymadım
Çiçekçi Hayriye uğramadım
Kağıt helva yemedim
Böyle de geçiyor zaman
Postacı kapımı
On bin gündür çalmadı
Son çaldığında
Zarfın sol başında
“ Son Mektup “ yazıyordu
Sararmış solmuş olsa da
Beni yalnızlıkların koynuna atan
Kahrolası o mektup
Yaldızlı çerçevede
Hala odamda asılı duruyor
Böyle de geçiyor zaman
Acılar kabuk bağlamamış
Kalbin ritmi bozulmuş
Gözde ağlamaktan yaş kalmamış
Beyin düşünmekten yıpranmış
Saniyeler saat
Saatler yıl olmuş
Geceyle gündüz karıştırılmış
Bugün yarın mutlaka gelir diye
Beklemekle geçen bir ömür
On bin beş yüz gün on saat
Ne gelen var,ne arayan soran
Böyle de geçiyor zaman
(11.05.2011)
Şahin ErtürkKayıt Tarihi : 11.5.2011 08:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (7)