sen hep böyle açarsan ağzını kış kolay geçer
yağmura ve kara bir sıcaklık olur içimde
bir ılıklık hınzır bir gülüş.
defalarca sökülüp döşenmiş kaldırım taşları
bir kere bile işe yaramayan mazgallar
hisli mazgallar
yakınlaşan mazgallar
beni alıp bir başıma
bir dağın tepesine en unutulmuş
beni en kalabalıksız korkulardan uzak
allah’ın kapamadığı pencerelerde.
biraz yarımlık tadı ağzımda dağılan devlet
biraz kaçamak öyle bakarsan.
duvarla sarmaşık
memeyle bebek
açlık ve ekmek
sahipsiz ikindilerde öyle sımsıkı
kış böyle kolay geçer tomurcuğu patlar dilimin
böyle patlar dilimin tomurcuğu
elbet bahar en güzel dikilmiş çiçekli entari
arkasındayız büyük bahçenin
bir kır kahvesi ya da bir çay bahçesi
birbirine akraba masalardan uzak
birbirine yamanmış
yalanmış caddeleri bölen bu kalabalık
bir pencereyi açmak ve kapamak
ardından bir kapıyı
bir asra dönercesine sırtını
bir hikâyeye
bir sese gülümseyişle.
işte böyle
içimde sürüklenen bir acımak
bonzaiden ölmüş çocuklara anne
tahtında halkı çıplak kral
örtünük kral
büyük kral
zalim kral.
sen öyle ya da böyle
odalar ve salon iç içe içimde
sıkışmışlık içinde
saçlarım toplanıyor
tel tel gerili tatlı şeylere
güzel şeylere
şakacı şeylere
parça parça bölünüyorum
uzak ve çürütülmemiş.
sığmıyorum böyle açarsan
burnumda kokusu eski günlerin
ince bir sızış geceye teslim
gibi ağlamayacakmışım sana bir daha
bıçaklaşan bir şey
bir şey yüzümde
hâl kayıplığı gizleyen bir şey
duruşumdaki merdiven boşluğu
belki hoşluğudur geçer
mutlaka bir tren kış kadar içimizde
kuş kadar şuncacık
çok ama çok şey.
.
20 Aralık 2014
Sema EnciKayıt Tarihi : 29.12.2024 11:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.