Kâmuran Esen - Boyama Kursu Hikâyesi / a ...

Kâmuran Esen
146

ŞİİR


11

TAKİPÇİ

Nerden aklıma geldi ben de bilmiyorum; bir gün durup dururken boyama kursuna gitmeye karar verdim.Hem de en az otuz yıldır elime hiç sulu boya fırçası bile almadığım, çöp adamdan başka resim yapmayı beceremediğim halde kalkıştım bu işe.” Eşeğine bakmaz da, Hasan Dağı’na oduna gider, “misali...Üstelik orada neyi, ne ile boyayacağımı, nasıl boyayacağımı hiç düşünmeden.

İlk gün kursa gitmek üzere büyük bir hevesle çıktım evden.Lâkin, kursa gider gibi değil de bakkala ekmek almaya gider gibiyim.Alet, edevat olmadan yani. Omzumda çantam var ama içinde, kursta kullanabileceğim hiçbir şey yok. Oysa büyüklerimiz, “ Unun yoksa bazlamaya, yağın yoksa gözlemeye özenme,” demişler.Benim yaptığım da bu işte.Deftersiz, kalemsiz okula giden öğrenci gibiyim.Yalnız aylar önce işte öylesine aldığım kaba saba, boyamaya hazır iki tepsi var elimde.Kontrplak mı ne, öyle bir şeyden yapılmış.

Sınıfa (Herhalde “sınıf” demem gerekiyor.) girdim.Tüm gözler bana çevrildi.Herkesi selâmladım.Bana çevrilen o gözlerin sahiplerinden hiç biri yaşıtım değil.Ben, torun sahibi, yetişkin - hatta biraz fazla yetişkin – bir kadınım.Kurstakilerin çoğu, çocuk diyebileceğim kadar genç.Hatta birkaçı, emekli olduğum okuldan öğrencim.Kuzularla kırpılacağım sizin anlayacağınız.

Neyse ki yaşı bana yakın birkaç kişi var.Bakmayın yaşı bana yakın dediğime, onlar da benden en az sekiz – on yaş küçükler. Kursiyerlerin ellerinde boyalar, kumaşlar, küpler, çömlekler, fırçalar, kocaman gaz lâmbaları; harıl harıl çalışıyorlar.Kimi, bildiğimiz o küplere kumaş sarıp, önce tutkal sürüp sonra boyuyor; kimi, ahşap tepsiye gömülmüş, adını bilmediğim birşeyler yapıyor.Harikalar yaratıyorlar.

Tamamını Oku