Sen yoksun
Boşuna yağıyor yağmur
Birlikte ıslanmayacağız ki...
Boşuna bu nehir
Çırpınıp pırpırlanması
Kıyısında oturup göremeyeceğiz ki...
Uzar uzar gider
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
bos olmayan bir sey varmiki..? ölüm olduktan sonra.
boşuna bütün yorumlar!
mukemmel bır sıır bence helede sadelıgı durulugu
Başı boşuna bir şiir...her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır elbet...bana aptal deme adam ..!seni günün adamı yaparım..ANTOLOJI....
Boşuna şiirler yazmış Aziz Nesin, düzyazıda çok daha başarılıydı.Şiirleri, liseli öğrencinin defterindekiler gibi.
Hayın
Yıkasın ruhumu peri kızları
Sabah serçeleri ötmeden önce
Kalbim kararmadan ve haşlanmadan
Öfkenin kazanında
Gelecekse gelsin altın tepsileriyle
Girizgahsız bir kitabı açıyor gibi
Sessiz derinden
Gelecekse gelsin kandilsiz meleklerim
Ardıma bakmadan kaçıyorum
Bir dağın esrarlı gürültüsünden
Beynime dayanmış laf-ı güzaflar
Aklımı hançerler mana-i mefhum
Kalbi kırık çocukların cesetlerini
Yedirdim beş paralık fahişelere
İsyanı sükutla atlatmak gibi
Eski bir başarısızlığım var
Sakindir
Suları mavi mayınlara döndüren
Adamın bakışları
Kel kör yapayalnız bir hükümranlıkla
Hakim olmak gibi
Sükunetle toprağa
Toprak ey onulmaz kederim!
Göğsündeki çiçekleri
Kurşuna dönüştürdüm
Biyolojik bir ihanetle gireceğim koynuna
Varmısın?
Benimle yatarmısın?
Eylül 2006
İyiki de vardın...Hiçbir şeyi boş yaşamadın.Segilerimizle.
bosunadir hersey, bosuna tüketirsin ömrünü boslugu anlatmak için, ama bir bakarsin bosu bosuna geçmis hersey ama söylenmedi yazmadin bosu bosuna bilesin...
Evet safrani laneti hakedenlere lanet okunur ozellikle yasarken okunur o lanet... Sen de hakettigin icin allahin laneti uzerinde olsun dedim.... Siir elestirisi yapacak beyin olsaydi sende bu kadar ucuz bir demogojiye girmezdin safrani. Aslinda sana ve senin gibilere soylenecek baska sey de yok. Insanlari canli canli yakan bir zihniyet Allah a inansa ne olur inanmasa ne olur! Sen ve sen gibiler cenneti mekan edecekseniz, ben, nâr i cehennem de yanmaya raziyim.
Ayrica, tanitim sayfanda siir diye yazdigin seyi bir daha oku, sonra da siir elestirisi yapiyorum diye dolasmaya cik. Tabi yuzun tutar da utanmazsan.
Laantullah aleyk ya safrani! Insallah nâr i bu dünyada görür, öteki tarafta da nâr içinde yatarsin! ! !
Saygisizligin bu kadari da fazla degil mi safrani kendini çok akilli saniyorsun ama ruhundaki karanligi gizleyemiyorsun maalesef.
Aziz Nesin in güzel bir siiri bile sizi korkutuyor. Yazik!
Bu şiir ile ilgili 61 tane yorum bulunmakta