BOSNA HERSEK 1
Şehrimizde devam ettiğimiz THM korosuna folklor Halk oyunları derneğinden gelen bir arkadaş başkanlığını yaptığı Halk oyunları derneği ile koromuzun aynı çatı altında birleşmesi durumunda güzel işlere imza atacaklarını, beraber yurt içi ve yurt dışı konser ve gösteri yapabileceklerini söylediğinde, ilk yurtdışına çıkmam ve ilk uçağa binmem için start verilmiş oldu. Hasbelkader başkanı seçildiğim koromuz ile yeni bir sürece girmiş, yurt dışına hiç çıkmayan benim gibi arkadaşlar için heyecan başlamıştı uçak korkusu bütçemize gelecek yük olur, gidebilir miyiz gidemezmiyiz gideyim mi merakı sarmıştı. Sonunda sık sık koromuzu ziyarete gelen halk oyunları başkanına şahsım olarak yurtdışına gidebileceğimi söyledim, benimle birlikte bayan erkek on kişi olmuştuk, başkan bize "benden haber bekleyin bu zamana kadar pasaportu olmayanlar pasaportunu çıkartsın" dedikten sonra beklemeye başladık. İlk önce Romanya olarak belirlenen rotamız çeşitli nedenlerden ötürü BOSNA HERSEK olarak değiştirildi, her iki ülkeninde geçmişte Osmanlı imparatorluğunun ya tamamının ya bir kısmının egemenliğinde olduğunu biliyor bu bizi daha çok heyecanlandırıyordu.Pasaport ve evraklar hazırlandıktan sonra nihayet yola çıkma zamanımız gelmişti, sabah saat Yedi'de Zonguldak'tan Alaborina'nın önünden hareket edecektik, ben akşamdan hazırlığımı yapıp sabah geç kalırım korkusuyla Zonguldak merkezde kalmak için bir tanıdığımın evine gittim, tam,07'de bizi İstanbul'a getirecek aracın yanındaydım selamlaşma faslından sonra gelmeyen iki kişi biraz gecikmeden sonra geldiler, birlikte araca binip İstanbul'a hareket ettik, Tüm evraklar hazır ve Bosna Hersek'in Türkiye'den ülkesine seyahat edeceklerden vize istemediği halde COVİT -19 salgını nedeniyle acaba seyahatimizde bir sıkıntı çıkacak mı diye korkuyorduk, araç bir dinlenme tesisinde durdu, sabah saatleri olduğu için kahvaltı yapmak istedim ama kahvaltının fiyatını kasanın üzerinde yazan meblağı görüp kahvaltı yapmaktan vazgeçip arabaya binip yolculuğumuza devam ettik ancak kahvaltı için yazan meblağın bir kahvaltı için değilde kahvaltılıkların kilosunun o fiyattan satıldığını ancak dönüşte öğrenecektim. Sabiha Gökçen havalimanının önünde indiğimizde heyecan ve korku yeniden başladı uçak korkusu, evraklarda olası bir eksiklik korkusu Kafilemize İstanbul'dan katılan bir arkadaş ve 11 kişilik Eskişehir folklor ekibi ile toplam 22 kişi olduk,başkan bizi bir araya toplayıp arkadaşlar bundan sonra birlikte hareket edeceğiz kimse benim verdiğim direktiflerden dışarı çıkmasın burada GSM cep telefonlarımızı kapatıyoruz, yurtdışı cep telefonu tarifesi 80 TL'den fazla isteyen kullanabilir ben uyarımı yapmak zorundayım, dedikten sonra Sebiha Gökçen havaalanı dış hatlar terminaline doğru ilerlemeye başladık,
Cam sürgülü kapılardan içeriye toplu hâlde girererken kalabalıktan ve her yaştan her memleketten insanların bizimle birlikte sıraya girmiş olduklarını gördük önce X Ray cihazının yanında valizerimizi ve üzerimizde telefon çakı çakmak metal eşya bozuk para anahtarlık gibi eşyaları ve belimizdeki kemeri koymak için verilen plastik kaba koyup bantın üzerinden cihazın karşı tarafına gönderdik, görevli memur arkadaşlar elimde kalan pet şişedeki yarım kalan suyuda bırakmamı istediğinde içmek için izin istedim suyu içip, burada yapmamız gereken yurtdışı çıkış harcı 150 TL yi bankamatikten kartsız olarak yatırdım diğer bir bankamatikten de pasaportlarımızı okutup biletimizi aldık pasaportu görevliye verip soğuk damgası vurulduktan sonra uçak bekleme salonuna doğru ilerlemeye çalışırken ki her gittiğimiz yere sıraya girerek gitmek zorundaydık, sağımızda solumuzda her renkten çeşitli giyim tarzında insan vardı çoğunun aralarındaki konuşmalarını anlamıyorduk kimbilir nereden geldiler nereye gideceklerdi ne hikayeleri vardı.
Bekleme salonuna geldiğimizde uçağa binmemiz için tam hatırlayamadığım bir zamanı bir bir buçuk saat kadar beklemek zorundaydık, ben artık kendimi birazdan bineceğim uçaklara odaklamıştım, görebildiğim uçaklara bakıyor yanlarına nasıl gideceğiz kapısından nasıl gireceğiz içerisi nasıl, ilk defa hostes görecektim hostesler bizi nasıl karşılayacak gibi kendi kendime sorular soruyordum. Önceden izlediğimiz filmlerden belki yüzlerce kez uçağın içini ve yolculuk anını görmüştük gökyüzünde başımızın üstünden bulutların üstünden uçuşlarını görmüş ister istemez bir gün ben de uçağa binebilir miyim sorusunu kendi kendime yüzlerce kere sormuştum. duyduğumuz uçak kazaları denize düşen dağa çakılan havada infilak eden teröristlerce kaçırılan uçaklar ıssız yerlere düşüp kazadan sağ kurtulup kurtarılmayı beklerken ölen yolcular v.s.
Hem uçakla yolculuk etmeyi çok istiyor hem korkuyordum eskilerin deyimiyle korkunun ölüme faydası yok deyimine sığınıp, yavaş yavaş grbumuzadaki insanlar ile konuşmaya başladım. Yanımda oturan genç bir çocuğa napıyorsun nereye gidiyorsun diye muhabbet ederken onun Saraybosna'da amcasının yanına inşaatta çalışmaya gittiğini öğrendim, yanıma getirdiğim kendi yazmış olduğum DAĞLARIN DAĞLARIMA BENZER şiir kitabımı hediye ettim onun da bir akrabasının kitabı olduğunu söyledi teşekkür etti, ben oturduğum yerden doğru bizim grubun ve diğer yolcuların kapılara doğru hareket ettiğini görünce onların yakınına doğru yürümeye başladım,
artık uçağa binme zamanı gelmişti, kalabalıktan uçağın yakınımıza kadar yaklaştığını görmemiştim, uçağın yanına inerken karşılaştığımız merdivenlerin direk uçağa giren merdiven olduğunu anladım on beş yirmi metre merdivenden inince uçağın kapısına yaklaşıktık burada yolcuların elindeki valizlerin hacimlerine bakıp büyük olanları uçağın altındaki bölüme koymak için alıp yolcu öyle uçağa biniyordu,benim elimde küçük bir çanta ve sırt çantam vardı, ben kontrol noktasını geçtim, uçağın kapısında bizi güler yüzlü ik tane yan yana durmuş hostes hoş geldiniz diyerek karşıladı.
Böylece ilk defa uçağın içini görmüş ilk defa hostesler ile karşılaşmış oldum Uçağın içinde bir sırada altı koltuk var arada ancak bir kişinin
rahatça yürüyebilecegi kadar boşluk,biz aynı otobüse biner gibi elimizdeki bilet numaralarına göre yerimizi bulup valizleri üstümüzde ki eşya bölümüne koyup yerimize oturduk koltuk arkadaşlarım beraber yolculuk yaptığımızız ana kız, ben koridor tarafındaki koltuktaydım, herkes yerlerine oturunca hostes birkaç dilde tekrarlayacağı,yapacağımız yolculukla ilgili güvenlik kurallarını anons etmeye başladı, nereye gittiğimizi uçuş süresini kemerlerinizi takmamızı üstümüzdeki oksijen maskelerinin nasıl kullanılacağını v.s .Anos bittikten sonra uçak yerde hareket etmeye başladı biraz düz gidip yönünü değiştirerek tekrar ilerlemeye başladı, pencere küçük ve görüş mesafesini kanat biraz kapattığı için dışarıyı kısmen görüyordum,uçak yavaş yavaş yerden yükselmeye başladı tabi heyecan dorukta göz ucuyla dışarı bakıyor tekrar önüme dönüyordum, derken uçak yerden iyice havalandı 30 40 derece dik meyil ile uçuyorduk, dağlar denizler altımızda kalmıştı, hosteslerin sandviç su servisleri başlamış bizimde korkularım yavaş yavaş azalıyordu ama hiç korkmuyor da değildim hani,ara sıra telefonumu pencere kenarındaki genç kıza veriyor, resim çektiriyordum, yerden uçak geçerken baktığımızda uçağın bulutların içinden yahut aynı seviyede geçtiğini zannederdim şimdi ise bulutlar yeryüzü ile ortamızda kalmıştı, o kadar tedirginliğe rağmen müthiş bir görsel izliyorduk bulutlar ışıklandırılmış Pamuk beyazlığında yeryüzünde dağlar gibi katman katman altımızda duruyordu onun altında belli belirsiz gördüğümüz yer yüzü görüntü sü, nihayet hostesin inişe geçiyoruz anonsu ve güvenlik tedbirleri olarak yolcuların uyması gereken kurallar okunurken uçak sanırım iniş yapmak için bir iki kez havaalanı etrafında döndü, ben artık uçağın inmesini sabırsızlıkla bekliyorum,sonunda uçak sorunsuz bir şekilde indi rahat bir nefes almış oldum. Uçak yerde tamamen durduktan sonra bizde eşyalarımızı toparlamaya başladık, yavaş yavaş çıkışa doğru ilerleyip hosteslerin kapıda gülümseyen yüzleriyle uçağa bindiğimiz gibi yere indik.Ve SARAYBOSNA Hava alanı
1992-1995 yılları arasında Avrupa'nın göbeğinde üç yıl boyunca eski Yugoslavya'dan koparak bağımsızlığını ilan eden Bosna Hersek Hırvatistan Sırbistan kendi aralarında çıkan anlaşmazlık ve Boşnak soy kırımının yaşandığı yıllarda, havaalanı bombardımana uğramış hakim tepelere yerleştirilen ağır silahlar sebebiyle yiyecek içecek ve tıbbi yardımların gelmesinin önü kesilmiş. Dram üzerine dram yaşanıyor insanlık can çekişiyordu. Pistten çıkmadan resim çekme sağa sola bakma merakı görevlinin uyarıları ile bitmiş oldu. Çıkış için turnike ye sıraya girererken Saraybosna hava alanı yazan tabelanın önünde resim çektirmeyi ihmal etmedik , sıramız geldiğinde pasaport kontrolünden geçip resmen artık BOSNA HERSEK topraklarındaydık valizlerini uçağın kargo bölümüne verenler kargodan gelen valizleri ki buraya nasıl geldiler hiç bir fikrim yok, ortaya konulmuş döner bir düzeneğin içinde dönüp duruyordu, burada bekleyip valizlerini gören valizini alıp toplanma yerine geliyordu hepimizin valizleri alındıktan sonra, grup başkanımız telefonla birileri ile konuşmaya çalışırken uzun Orta yaşlı bir Bosna'lı bizi karşıladı, 3 saatlik JARZLE yolculuğumuz başlamıştı.
Muharrem AKMAN 13/10/2022
Zonguldak Dh
Kayıt Tarihi : 13.11.2022 18:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!