Bu öyle bir kaçış ki? !
(6.04.1992-14.09.1995 tarihleri arasında geçen unutulmaz zulmün hikâyesidir...)
Bak,yine bir bayram, arefesinde;
Simsiyah bulutlar, hep üzerinde,
O derin yaralar, nice yerinde,
Pek yakındır ölüm, her nefesinde! ..
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bosna... Bosna'ya gittiğimde, oradaki zalimliği yakından inceleme fırsatım oldu. Anlatılanlar kan dondurucuydu. Saraybosna'da bütün binalarda binlerce kurşun izi hala duruyordu. Avrupa'dan gelen diğer canilerle birlikte, (bugünlerde Güneydoğu'da gördüğümüz gibi) keskin nişancılarla zevk için insanları nasıl öldürdüklerini anlattılar. Büyük bir insanlık dramı yaşanmıştı. Kadınların, genç kızların yaşadıklarını anlatmaya dilim varmıyor. Bu anlamlı şiirinizi yürekten kutluyorum. Kaleminiz susmasın Arif Tatar Bey.
Bütün dünyanı seyrettiği, 'medeniyetin beşiği' denilen Avrupa'nın ortasında, hem de bu çağda yaşanan insanlığın en büyük utançlarından biridir Bosna' da yaşananlar.... Acıları hâlâ yüreklerde....
Bu günleri dizelere döken duygulu yüreğinizi ve güçlü kaleminizi kutlarım Arif Bey... Saygılarımla.....
Bak,yine bir bayram, arefesinde;
Simsiyah bulutlar, hep üzerinde,
O derin yaralar, nice yerinde,
Pek yakındır ölüm, her nefesinde! ..
-----Arif hocam yürek sesiniz hiç susmasın sizi ve bu güzel anlamlı şiirinizi kutluyorum saygılar sunuyorum.
Arif beyefendi.Kardeşim.
Uzun zamandır rahatsızlığım nedeni ile siz kardeşlerimden ayrı kaldım. Elhamdülillah.Rabbim şifa verdi aranıza döndüm.Bu harika eseri okudum.Fevkalade müthiş bir şiir ve taktire şayan sizin duyarlılığınız.Sizi canı gönülden tebrik ediyorum.Saygı selam ve muhabbetlerimi arz ediyorum. ++
Bosna'daki zulme karşı kayıtsız kalmayan değerli kalemi kutlarım. Ant++10
İnsanlık., her zaman baskın ve egemen güçlerin kaleme aldığı bir dram ., bir trajedi içinde kendini ya oyuncu ya izleyici olarak bulabiliyor ne yazık ki...
Dün Bosna.., yarın kim bilir neresi...
Kaleminize sağlık sayın Arif Tatar...
Acı bir tarihsel sürece 'milli-manevi duyarlıklar' diye tanımlayabileceğimiz bir bakış açısıyla yaklaşan, destansı/lirik bir şiir...Bir şiir sever olarak teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum...
Konuyu ve 'acıyı' epeyce işledik Arif Bey, Kardeşim...
İnanın 'içim ezik ezik' hala... Kendime gelemiyorum bir türlü, aynı acıyı her defasında yaşıyorum...
İnsanlıktan nasibini alamamış batının, ABD/İsrail çetesi ve Avrupa'nın 'üç yıl' seyrettiği bu vahşet, sadece Müslüman oldukları için yaşatıldı Bosnalılara, Boşnak Kardeşlerimize..
Bir de çıkıp bize 'demokrasi' ve insan hakları dersi vermeseler!
Kutlarım duyarlı şahsınızı ve yansıtan şiirinizi...
Milletimize yapılan zulmü güzel bir şiirle dile getirmişsiniz Hocam . Okudum ve mutlu oldum bu güzel şiirinizle saygılar.
Bak,yine bir bayram, arefesinde;
Simsiyah bulutlar, hep üzerinde,
O derin yaralar, nice yerinde,
Pek yakındır ölüm, her nefesinde! ..
--Arif hoca şiir daha önce okudum bir daha okudum çok harika bir şiir bu şiir tarihe ışık tutacak kutlarım ve insanlığa zulum edenlere tarih hesabı ağır soracak saygılarımla
Bu şiir ile ilgili 64 tane yorum bulunmakta