Akşamın çöktüğü bir noktadaki an zamanı…
Yok saydığım onca anıların ardından beynimde zonklayan bir ışık, bir gölge, bir sessizlik, bir unutulmazlık işareti, sevgili…
Eski mendillerin köşesindeki yavruağzı ve maviye boyanmış iplerle, köşesi işlenmiş bir mendil gibi, eline aldıkça, aklına düştükçe,
kokularla, salılımlar gibi yüreğe düştükçe aranan sevgili…
Vazgeçilmiş yaşam anlarının ona hediye edilmiş nefesler gibi, ılık bir sıcaklıkla avuçlara düşen sevgili…
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim