Boşluğun boşluğu Şiiri - Yusuf İpekli

Yusuf İpekli
42

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Boşluğun boşluğu

Ne yazık ki bugün güzel ülkemiz sosyal, siyasal, kültürel ve en önemlisi hukuki de denilebilecek kargaşadan kaynaklanan ve devletin temelini sarsmaya yönelik anayasal kimi sorunlarla boğuşuyor.
Bir yanda işsizlik, bir yanda iç ve dış borç, bir yanda rejim tehlikesi, bir yanda sosyal güvenlik, bir yanda gelecek kaygısı, bir yanda emniyet sorunu…
Öte yanda ise ben yaptım oldu mantığı, sorunlara salt sayısal açıdan yaklaşan kabadayı tavrı, ben bilirim, ben yaparım, benden sonrası felakettir yaklaşımı.
Ülkemizde çok büyük bir boşluğun olduğu vakıadır. Ülkemizdeki bu boşluk çok önemli bir tehdit de oluşturmaktadır aslında. Olayları, gelişmeleri, yasal düzenlemeleri, konuşmaları, icraatları eleştiren, yasalar nezdinde mücadele eden, yol gösteren, sorunlara teşhis koyan, projeler üreten, kadro öneren bir muhalefetin olmaması bu boşluğu daha da derinleştiriyor.
Dünyanın diğer ülkelerinde de olduğu gibi ülkemizin içinde bulunduğu bugünkü olumsuz yapının temel sorumlusu bizde de hükümettir. Hükümetin pervasız icraatları, kadrolaşma çabası ve gayreti, yasaları zorlayan zincirleri kırma girişimleri, çalışanı, esnafı, emekliyi mağdur eden yaklaşımları bu boşluğun ana nedenidir.
Ancak bilmeliyiz ki bu boşluğun diğer temel sorumlusu, hatta en önemli sorumlularından biri de kendisinin de bir problem olduğunu iddia ettiğimiz, boşluğun bile boşluğunda kalan muhalefettir. Bir anlamda mevcut muhalif yapının kendisi bir başka sorundur.
Muhalefet örneğin alternatif olamamaktadır. Ülkenin türban, demokrasi, kadrolaşma, işsizlik, bankacılık, vakıflar yasası, yabancıların mal edinmesi, yüksek öğretim, sağlık, hukuk, eğitim, sosyal güvenlik, emniyet gibi temel meselelere karşı hiçbir önerisi yoktur. Bu meselelerin nasıl çözüleceği ile ilgili kadro teklifi de bulunmamaktadır.
Koskoca muhalefet partileri ne iş yaparlar, nerededirler? Niye konuşmazlar? Niye çözüm üretmezler? Neden alternatif olamazlar?
Ağabey örgütler de diyebileceğimiz siyasal partiler akademisyenleri, uzmanları, aydınları, gazetecileri, bilim adamlarını, esnafları, oda başkanlarını, birlik temsilcilerini, vakıfları, sendikaları, federasyonları, konfederasyonları, hukukçuları niçin bir araya getiremezler? Neden düzenli yayınlar yapamazlar? Gençlik nerededir? Kadın kollarının, eğitim komisyonlarının, esnaf komitelerinin kurulamamasının nedeni nedir acaba?
Daha dün hükümet yıkan, hükümet kuran işçi, memur, esnafların, sanayicilerin temsilcileri niye köklü kampanyalarla cumhuriyete sahip çıkamazlar acaba?
Eli kanlı bölücüler ortalıkta rahat rahat dolaşırken, ülke üniter açıdan da sıkıntı yaşıyor iken dün bayrak inmez, ezan dinmez, vatan bölünmez diyenler nerdesiniz?
Basın niye uyur? Nerededir gazeteler, televizyonlar, radyolar nerede?
Merak ediyorum namussuzlardan daha namuslu olması gerekenler ne zaman uyanacaklar acaba?
Yakın geçmişte iktidar olmamış hükümetlere dokuz toklunun doymadığı yerden on kağnı ot yoldurmayı başaran, gerek meclis içinde, gerek meclis dışında, yolda yolakta, kürsüde, çarşıda, pazarda, üniversitede, köyde, kasabada, genel kurullarda bangır bangır gürleyen, iş, aş, ekmek, özgürlük diye bağıran ve bu taleplerini söke söke alan, adında cumhuriyet, adında demokrasi, adında emek, bağımsızlık, barış, hak, hukuk yazan oluşumlar uzaya mı kaçtılar ya da görünmez adam mı oldular acaba?
Kendi iç kavgalarıyla boğuşan, iç çekişmelerini şu adamcı, bu adamcı noktasına kadar indirgeyen, genel merkezlerine oluk oluk para aktığı için maddi meseleleri kalmayan, ideolojik yapılarını gündemden çıkardıktan sonra niye ortada olsunlar ki…
Makam araçları, makam odaları, yığın yığın paralar, milletin vekili yapılan sekreterler, yağcı danışmalar olduktan sonra halkın açlığı, kaygısı, laik cumhuriyetin bekası, kadrolaşma, türban, siyasetin tıkanıklığının yarattığı kaos ortamı, doların anormal yükselişi karşısında borsanın, enflasyonun ani çıkan ateşi kimin, niye umurunda olsun ki…
Herkes gibi benim de kabul ettiğim içinde bulunduğumuz boşluk ve kargaşa ortamının temel sorumlularından saydığım muhalefet için şimdilik, “Ortada bir çaresizlik var. Çözüm alınamıyor, halk ve seçmen muhalefete itibar etmiyor, demokratik kitle örgütleri buharlaştı. O yüzden saya geldiğimiz ve mumla aradığımız muhalif oluşumlar mevcut hükümetle işbirliği yapıyorlar. Zira onlar artık hükümet bile olmak istemiyorlar.” demek istemiyorum.
Amma bildiğim şu ki, “Köpeksiz köyde değneksiz dolaşmaya” alışanlar yarın bir gün başımıza başka başka çoraplar örerler. Bu çoraplar öyle kirli, öyle çirkin, öyle çetrefilli olur ki kafamıza geçirilen kömür çuvalından daha çok toz, daha çok kara, daha çok duman yayar.
Zira boşluğu hiçbir şey kabul etmez.
Doğadaki malum boşlukları deprem denilen felaket doldurur ki Allah muhafaza…

Yusuf İpekli
Kayıt Tarihi : 4.4.2008 16:14:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Yusuf İpekli