yanılmıyorsam eğer
96 yazında,
şehri İstanbul'un karanlık bir sokağında,
gelip durdu gözlerimde
mavi gözlü esmer bir çocuk...
-adı Mustafa-
ve yine yanılmıyorsam eğer
yedi kardeştiler.
hıçkırıkların arasında
bir bunu söylemişti,
birde,
''çaldılar'' demişti ''çaldılar abi''
önünde boş bir tepsi...
yıllar sonra bugün,
canlanıyor gözlerimde.
önümde sanki o boş tepsi...
''çalıyorlar'' diyorum ''çalıyorlar Mustafa''
geleceğimizi,gençliğimizi...
Mustafa yedi yaşında bir kürt,
ben onüç yaşında bir çerkezdim o zamanlar.
silmiştim
mustafa'nın masmavi gözlerinden yaşı
ve biliyorum ki,
görse beni böyle gözü yaşlı,
oturur ağlar benimle;
önüne boş tepsiler sunulmuş,
albayrağa sarılmış,
tabutlara koyulmuş...
beyinleri yıkanmış,
dağlara sürülmüş,
ömrü çalınmış kardeşlerine...
Kayıt Tarihi : 11.12.2009 12:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

şivan düşürdüler bağlara.
figanlar ulaşmıyor yoz dağlara.
bize gelince özgürlük ha,
ne diye boyun eğerler aşiret ağalara..........doğu anadolunu töre cehennemini bilmeyen insani bakar olay boyutuna.,bazıları ise çıkarları gereği. olan benim masum insanına oluyor. yoksa bir yere varacaklarından değil.
TÜM YORUMLAR (2)