Hâlâ kendimi koltuğa bırakmadan önce
Gözüm temkinle arkayı tarıyor
‘Kucak’ sinyaliyle koşup
Bekleme noktasında
Yerini almışsındır diye
Hâlâ her uzandığımda,
Göğsümde bir ağırlık var
İki üçgen kulak, dört pati ve bir kuyruk siluetinden oluşan;
Minderden kalktığında,
Ardında kalan iz gibi
Hiçbir röntgen filminde çıkmayacak…
O an binlerce tonluk bir kamyonun altına yatsam,
Rahatlıkla
Saçma sapan bir rekorun sahibi olabilirim
Üç buçuk kiloluk bir kedinin
Yokluğunun ağırlığına ulaşmak için,
Göğsünüze beş yüz elli tane tırın
Üst üste konması gerekir
Yıllardır mırlayan bir sıcaklığın,
Bir daha dönmemecesine kalktığı her kucak,
O kamyonları hiç farkında olmadan
Sonsuza dek taşıyabilir
Hâlâ tabaklarının, oyuncaklarının
Durduğu köşenin ıssızlığı,
Yabancı geliyor
Şimdi koridorun boş bir bölümü
Olmasına rağmen,
Oraya daha hiç basmadım
Göz de, kalp de
Alıştığını alıştığı yerde istiyor
Oyununa ara verip
Mutlulukla yemeye koştuğun yer orası
Ve son haftada,
Sadece yutkunup baktığın,
Ama bazen
Belki de endişeyle izlediğimi bildiğinden,
Sırf benim hatırım için
Birkaç lokma yediğin;
İyileşince tekrar “favori restoran”ına
Döneceğini hayal ettiğim yer
Ve tam her şeyin düzeleceğini sanırken,
Seninle gidip
Sensiz döndüğümde
Bakıp da ağladığım yer
Hâlâ sokakta
Dört patili bir baştan çıkarıcının
Peşine düşüp
Onunla oynaştıysam,
Paçalarımı koklayıp
“Bu sarı tüy kimin” demeyesin diye,
Hemen üstümü değiştirmeye koşuyorum
Sonra yarı yolda,
Artık buna gerek olmadığını hatırlıyorum
Dünyanın en rahatsız edici rahatlamasıyla,
Evin her yerine
Sokaktaki tüylü sevgilinin
Kokusunu dağıtıyorum
Hiçbir şey olmuyor
Hâlâ eve döndüğümde,
Beni karşılamanı bekliyorum
Torbaları teftiş etmen,
Bu saate kadar nerede kaldığımı sorman,
Bana sensiz saatlerini anlatman için
Kapkaranlık bir ev,
Dışarıdan gelip ışığı açtığında
Bir kedinin sevinci eşliğinde aydınlanıyorsa güzeldir
Yere koyduğunu torbalara
Islak bir siyah burun değmiyorsa,
Her eve dönüş eksiktir
Kollarımdaki
Son oyun izleri
Silinmesin istiyorum
Ayaklarımı rahatça uzatabilmeyi değil,
Her an münasebetsiz bir yerde
Uyumuş olduğundan,
Seni rahatsız etmemek için
Şekilden şekle girmeyi;
Beni gecenin muhtelif saatlerinde
Ve sabahın köründe uyandırmanı,
Pencereleri rahat rahat açık bırakamamayı
Canın sıkılmasın diye eve erken dönmeyi,
Yalnız kalmaman için
Bir sürü planımdan vazgeçmeyi,
Maaşımın yarısını senin gurme midene harcamayı istiyorum
Hiçbir rahatlık,
Bu kadar rahatsız edici olmamıştı
Ben sadece ben değilmişim meğer
Üzerimde üç buçuk kiloluk,
Tüylü bir sıcaklıkla varmışım
Ve şimdi içimde
Binlerce “acaba”,
Milyonlarca “keşke” ile,
Son gecende bile
Kendini bilmeden kucağıma yatışını hatırlıyorum
Kimse bir saniye içinde
Üç buçuk kilo vermemiştir
Ve tıbbi kayıtlara geçmelidir ki,
Bu üç buçuk kilonun kaybı
Sadece kucaktaki sıcaklığı değil,
Kalbin dörtte üçünü de götürmektedir
Şimdi buz gibi bir minderim…
Üzerimde senin şeklinde,
Tonlarca ağırlığı olan bir iz…
Bilmiyorum,
Orada seni kim sevecek…
Burada beni kim sevecek…
Kayıt Tarihi : 8.3.2009 15:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!