Boş Dünya Şiiri - Talat Semiz 2

• 

  Orhan Aslan

  Biz dünyadan gider olduk, kalanlara selam olsun, Bizim için hayır dua kılanlara selam olsun
  demiş yunus emre bu gelmenin bide gitmesi var tabi güzel bir şiirdi kutlarım saygılarımla

  Devamını Göster

  • 0
  • 0

  Cevap Yaz
• 

  Canan Akpınar

  belki de sadece bakışlarımızla kucaklıyoruz yaşamı.bir bakış kadar kısa..
  sessiz kapılardan geçip gideceğiz yüzümüzde ki çizgiler ise galiba hep uykusuz kalacak..
  biriken hüzünlerle...
  
  gerçekti şiir.
  
  sonsuz kutlarım...
  Saygılarımla..

  Devamını Göster

  • 0
  • 0

  Cevap Yaz
• 

  Mustafa Çetinkaya

  ''biten bir masal gibi yaşam
  nasıl başlasam nasıl anlatsam '' derken görünüyor yolun sonu.
  Görünüyor da...
  Boş Dünya'ya sığamayanların hırsları,kibirleri derken...
  Emperyalizmin oyunları derken..
  Adam gibi yaşadık mı yaşamadık mı hiç belli değil derken
  ''işte geldim işte gidiyorum ''
  Ve işte ömür bitti...
  
  Kutluyorum Talat bey ve saygılarımı sunuyorum.
  
  

  Devamını Göster

  • 0
  • 0

  Cevap Yaz
• 

  İrfan Çelik

  Varoluşu sorgulamak şairin bir işi olmalı.Haklı olarak neden geldiğini ve gideceğini sorgulamak zorundadır.Doğal seçilim sonucu bu evrende bulunuşumuzu boş geçemezdik.Nicelerine Talat Bey.Saygılar.

  Devamını Göster

  • 0
  • 0

  Cevap Yaz
• 

  Filiz Kalkışım Çolak

  Biz insanlar öleceğimizi biliriz ve bunu sıklıkla unuturuz. Örneğin, çeşitli yayınlarda erkeklerin günde kaç kere seks’i düşündüğüne dair araştırma sonuçları yayınlanır ya da kadın dergilerinde “yaşlanmayı önleyici öneriler” yer alır. Ölüm konusu ise aklımızı fazlasıyla meşgul etmesine rağmen yaşantılarımızda biraz daha “kendi halimize bırakılan” bir konu haline gelmiştir.Yine Bilmem kimler günde kaç kez ölümü düşünürya da ölümü önleyici öneriler tarzı bir magazinsel yan arayışına girer. Herkes hayalini kurduğu şeylerin nasıl yaşanacağını gözünün önüne getirmeye çalışır; örneğin bir kadın evleneceği gün nasıl bir gelinlik giyeceğini, bir erkek imkanları olduğunda hangi model bir araba alacağını düşler ve zihninde o anı canlandırır. Çocukken büyüyünce ne olacağını düşünür insan. Peki öleceğiniz anı gözünüzde canlandırdığınız olur mu hiç? Nasıl öleceğinizi, kaç yaşına kadar yaşayacağınızı ve yaşadığınız hayata hangi biçimde veda edeceğinizi düşünür ve hayal eder misiniz?Ne tuhaf değil mi hocam?Lakin felfese bununla da kalmayıp şöyle devam ediyor;hayatınızdaki ilk anı düşündüğünüzde muhtemelen anne karnından ilk çıkışınız aklınıza gelmiyordur. Hatta bu ana dair aklınızdaki görüntü ya da sesler düşündüğünüz yaşa veya zamana göre farklılık gösteriyordur. Ölüm anınızla ilgili nasıl bir görüntü geliyor aklınıza bilmiyorum ama bu anı eğer paylaşabiliyor olursanız da yaşayanların bunu öğrenemediği kanımca herkesçe kabul gören bir gerçektir. Bu öğrenememe durumu ve ölüm sonrasına duyulan merak öyle gerçeklerdir ki, bugün ve geçmişte hayatımızı etkileyen belki de en büyük etken olan “inanç” olgusu, bu gerçeklerin üzerine temellenmiş ve yükselmiştir. Öyle ki, insanoğlu hayatını “ölümden sonra” daha güzel “yaşamak” adına tüketmiş hatta kendince yeri geldiğinde hayatından vazgeçmiştir.Likin Din Felsefesi de şöyle buyuruyor'' Allah'ın verdiği canı Allah alır''.Ohalde her an ölecekmiş gibi ibadet ve hiç ölmeyecekmiş gibi çalışmak sanırım en doğru şeydir hayatta.Ve bize bahşedilen bu hayatın güzelliklerini yaşamak yaşarken günahtan kenimizi sakınmak...sevgilerimle Talat hocam...

  Devamını Göster

  • 0
  • 0

  Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (16)