BORAZANCIBAŞI
Şehsadeleri borazan sesi ile uyanır, borazan sesi ile atardı meydanlara ilk adımını. Borazan sesi ile karşılanır borazan sesi ile uğurlanırdı.
O sabah uyanmıştı, borazan sesi yoktu. Meydana inmişti. Borazan sesi yoktu. Meydandan dönmüştü. Borazan sesi yoktu.
Çağırdı Borazancıbaşını. Sordu niçin öttüremiyordu borazancılar borazanı. Dedi borazancıbaşı ‘’ Borazanın üfleği,çıkağı, tıslağı, büfleği yağsız.’’ Sordu şehzadeleri ‘’ Niçin yağlanmıyor borazanlar?’’ Dedi borazancıbaşı ‘’ Yağdanlıklar boş.’’ Dedi şehzadeleri ‘’ Niye dolmuyor yağdanlıklar?’’ Dedi borazancıbaşı ‘’ Yağ stokları bitmiştir şehzadeleri.’’ Dedi şehzadeleri ‘’ Müttefiklerden yağ alına, fıcılar, bıcılar ümüğüne, ülüğüne doldurula. Dedi borazancıbaşı ‘’Müttefikler her bir damla yağa bir rehinin bırakılmasını istemededirler.’’ Dedi şehzadeleri ‘’ Borazan sesi mevzubahisse rehin mehin halt getire.’’
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
İlginç ve güzel bir çalışma...
Kaleminize sağlık sayın İbrahim şahin...
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta